Uysal; “Kabile devleti Değiliz!

Uysal; “Kabile devleti Değiliz!

Demokrat Parti Bursa İl Başkanlığında, İl Başkanı Çağrı Kaplan başkanlığında toplanan Demokrat Partililer ulusal ve yerel gündemi değerlendirdi. Kaplan; “Ülkemizin ve Bursa’nın yönetilemediği açıktık. Şimdi Genel Başkanımız sayın Gültekin Uysal’ın TBMM’de yaptığı kürsü konuşmasının metnini paylaşacağım. Takdiri sizlere bırakıyorum.” Dedi.

İşte O Metin…

“Çok Değerli Başkan, çok değerli milletvekilleri; 2018 kesin hesabı ve 2020 bütçesiyle ilgili değerlendirmeler yapmak üzere sizlerin huzurundayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Büyük Millet Meclisimizin en asli vazifesini yaptığı, görüşmesi gereken bütçeyi konuşuyoruz. Bütçe vesilesiyle, topyekûn, sadece 2018’i, 2020’yi değil, on yedi yıllık iktidarın hülasasını yapacağımız, beraberinde muhasebesini yapacağımız, yarınlara dair de en üst düzeyde değerlendirmeler, yüksek oktanlı müzakerelerle beraber karara bağlayacağımız bir görüşme olmalı idi. Ama bugün, birtakım sistemik ve yapısal engeller, barajlar ve siyasetin altyapı eksiklikleri dolayısıyla, buradaki hâlden de anlaşıldığı gibi, başta Cumhurbaşkanının, birinci derecede sunan siyasal kurum olarak Cumhurbaşkanlığının temsil düzeyi maalesef düşük profilli, usulü tamamlama işlemi cihetinde devam etmektedir.

Bugün buradaki değerlendirmeler, kutuplaşma, demokratik tavır alanlarının daralması, “bir doğruyu bin türlü yalanlayabilme sanatı”, “bir yanlışı bin türlü savunabilme sanatı” olarak da ifade edilebilecek çerçevede; nitelikli değerlendirmeleri, müzakereleri de beraberinde maalesef yapamıyoruz. Bütçeler, bütçe vesilesiyle meclisler öncelikleri tayin eder, siyasi öncelikleri ortaya koyar.

Burada üç tane beş yıllık kalkınma planını uygulamış, beraberinde 18’inci bütçeyi görüşüyoruz. Bütçeler, planlar, programlar, orta vadeli planlar, yeni ekonomi programları ve en son, On Birinci Kalkınma Planı vasıtasıyla da ifade edildi. Sadece bir şeyin altını çizmek isterim: 2014-2018 arasında yatırımların çoğu sanayi ve ihracat dışındaki sektörlere gitti. “2019-2023 yılında sanayi ve teknolojiye öncelik vereceğiz.” diye ifade kullanılmış ama bütün bunlara bağlı kalınmadığını, iktidarın kendisinin bu programlar, bütçelerle de bütçe kaynaklarının aktarımından… MHP temsilcisi de ifade etti, bütçe hakkının kötüye kullanıldığının altını çizdi.

Elbette siyasi partiler isimlerinden başlayarak iddialarıyla, programlarıyla sınanır; ben, çok özelde parti tüzel kişiliğimizin birinci derecede muhatap olduğu bir hukuksuzluk üzerinden değerlendirmelerimi de yapmak ve tamamlamak istiyorum. Biliyorsunuz, Demokrat Parti Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisinin birleşimiyle beraber bugün kök hücrede buluşarak hayatiyetini devam ettiriyor. Bir siyasi parti olarak, asgarisinde siyasi nezaketsizlik, üstünde siyasi ahlaksızlık ve hukuksuzlukla maalesef altı yedi yıldır karşı karşıyayız. Genel Merkez olarak kullandığımızı Dışişleri Bakanlığının yanındaki Genel Merkezimiz, hukuksuz bir şekilde, uzunca yıllar Ankara’nın Büyükşehir Belediye Başkanlığını yapmış, Moğol istilasından sonra Ankara’nın uğradığı en büyük yağma teşebbüsüne muhatap kalmış (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) bir kişinin tasarruflarıyla 2014 seçimleri öncesi bugün Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan Sayın Mansur Yavaş’ın partimizden aday olacağıyla ilgili kamuoyuna birtakım beyanlar düşünce bir gece ansızın partinin bulunduğu alanın imarını değiştirerek her zamanki oyununu oynadı. Mahkemeye gittik, idari mahkeme lehimize karar verdi. Yeniden Büyükşehir Meclisine başvurduk, kanunun arkasından dolanarak yeniden bir karar ihdas etti, öncesinde idari alan ilan ettiğini arkasından kültürel, sosyal idari alan ilan ederek yeniden mahkemeye gitmemizin yolunu açtı. Yeniden mahkemeye gittik, iptal edildi bu hukuksuzluk ve bu dönem Büyükşehir Belediyesine başvurarak bu hukuksuzluğun giderilmesini, kanunla beraber tescillenmiş yargı kararının uygulanmasını talep ettik ama meselenin Melih Gökçek olmadığını, Melih Gökçek’i bile arar hâle geldiğimizi, sistematik hukuksuzluk icat eden bir siyasi aklın devrede olduğunu gördük.

Bu sefer Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinde çoğunluk iktidar partisinin elinde olması hasebiyle sanayi depolama alanı ilan edildi, tekrar altını çizmek istiyorum, sanayi depolama alanı; yeni bir hukuksuzluğu icat etti. Bu hususu Sayın Başkan veto etti, yeniden Komisyona gitti, Genel Sekreterinden bakanlarına, Cumhurbaşkanlığına varıncaya kadar AK PARTİ’nin ilgililerine iletmemize rağmen bu hukuksuzlukta ısrarlarını gördük.

Bugün Akif’in 146’ncı doğum yıl dönümü. Açık yüreklilikle ifade etmek isterim ki siyasi heyet olarak, siyasi itikadınız, iddia ettiğiniz değerler, bayraklaştırdığınız değerler dolayısıyla Aliya İzzetbegoviç ve Akif’i anlasanız yeter kanaatindeyim.

İzzetbegoviç “Düşmana benzediğinizde kaybedersiniz.” diyor. Evet, hukuksuzluk icat etmek noktasında maalesef Türkiye’ye kötü bir miras bırakmış FETÖ’cülerin usulünü bugün kendinizin dışındaki insanlara uygular hâle geldiğinizi görüyorum. İtikatta Müslüman ve demokratız ama amelde baktığınızda, icra ettiğiniz gerçek hukuksuzluk, yolsuzluk.

Tam projeyle bütünleşecek Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinde bir Grup Başkan Vekiliniz var, adı da Mümin. Mümin olmak, elinden, dilinden emin olmaktır. Bütün bu bayraklaştırdığınız değerlerle beraber maalesef hak davasını kaybettiniz, hukuk davasını kaybettiniz, eninde sonunda iktidarı da kaybedeceksiniz. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – Sahada görüşürüz.

GÜLTEKİN UYSAL (Devamla) – Ben bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin cesametiyle mütenasip bir ölçekte siyasi akılla buluştuğu takdirde, önümüzdeki on yıllar içerisinde demokrasisine, hukukuna, ekonomisine, eğitimine yeni bir derinlik ve boyut katabildiği takdirde kendi kudret kapasitesiyle buluşacağı ve ortaya koyduğumuz hedeflere yürüyeceği kanaatiyle, bütçenin -aleyhte oy vermemizin hiçbir mana ifade etmemesinin bilinciyle- aleyhinde olduğumuzu, ret oyu vereceğimizi ifade ederek hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bostancı.

MEHMET NACİ BOSTANCI(Ankara) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Uysal konuşmasını yaparken Sayın Gökçek’le ilgili olarak “Moğol istilasından sonra, Ankara’nın uğradığı en büyük felaket, yağma ve talan” gibi birtakım ifadeler kullandı.

AHMET KAYA (Trabzon) – Az bile söyledi!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın Gökçek Ankara’da yirmi küsur yıl -otuz yıla yakın- Belediye Başkanlığı yaptı. Herkesin sevmesi gerekmez, öyle bir şart yok ama Belediye Başkanlığı görevine Ankaralıların oylarıyla seçildi. (CHP sıralarından gürültüler)

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Siz de sevmiyorsunuz.

AHMET KAYA (Trabzon) – Niye görevden aldınız?

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Sevildiyse niye görevden aldınız?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Dokunulmazlığı yok, şu anda sivil bir vatandaş. Bir insan hakkında -kim olursa olsun, sadece Sayın Gökçek’le ilgili de değil- böyle genel geçer sözlerle bu tür iddialarda bulunmak doğru bir yaklaşım değil.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Niye görevden aldınız?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Varsa bir iddianız, o söylediğiniz ağır sözlerin karşılığı olan bir durum varsa mahkemeler orada, savcılar orada; hiçbir dokunulmazlığı yok. Bir müracaatları var mı acaba arkadaşların?

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Hâkimi değiştiriyorlar!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Dolayısıyla, bakın, bu tavır doğru bir tavır değil; doğru bir üslup değil.

Teşekkür ederim.

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) – Siz görevden almanızın gerekçesini söylediniz mi Sayın Başkan?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.”

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?