Zeki Baştürk yazdı; SESSİZ ÇIĞLIK

Zeki Baştürk yazdı; SESSİZ ÇIĞLIK

Köşe yazarımız Zeki Baştürk makalesinde;

Neler çektim neler
Şu yalan dünyada
Gülmedi kader bana
Çektim çok çileler

Böyle yazılmış yazım
Ne söylesem boş
Gülmedi bahtım hiç
Her yer karanlık her yer loş

Belgüzar

Genç ve güzeldi. Altın başak sarısı saçları, ok gibi kirpikleri vardı. Fotoğrafta gördüm ben o gözleri. Uzakta parlayan iki yıldız gibiydiler. Renkli ve degişken gözler. Ama dalgın, ama hüzünlü gözler. Ne de çok şey anlatıyor o dalgın bakışlar.

Geniş bir alın, nokta burun. Ya o açılmamış goncaya benzer dudaklar. Kırmızı bir gül goncasi. Pürüzsüz bir yüz. Bir güzellik tanrıçası. Tanrı ozenmiş de yaratmış bu güzeli.

Umutları vardı. Hayalleri vardı. Geleceğe ilişkin güzel, mutlu umutlar. Her genç kız gibi beyaz atlı prensini bekler gibi.

Annesi, babası ve ablası ile dört kişilik bir aile ortamında büyümüştü. Pek büyük bir sorunu yoktu. Kaygısız, tasasız bir biçimde yaşamlarını sürdüren bir aileydi onların ailesi.

Lise öğrencisiydi. Çalışkan, başarılı, yetenekli , sosyal bir öğrenciydi. Yeteneklerinden dolayı tüm etkinliklerde boy gösterirdi. Görev ve sorumluluk alırdı.Mutluydu okulda. Öğretmenleri ve arkadaşları tarafından sevilir ve sayılırdı. O da yeteneklerini sergilemeye bayılırdı. Kim istemez ki begenilmeyi, sevilmeyi ve takdir görmeyi. Belgüzar da bu durumdan çok hoşnuttu.

Değişiverdi bir gün alın yazısı. Henüz onaltısında , yaşamının ilk baharında, açılmamış gonca gül iken annesini yitirdi. En büyük güvencesi, dayanağı annesi sonsuzluğa göçüverdi. Elsiz, ayaksız kaldı Belgüzar. Tüm umutları yıkıldı, hayalleri suya düştü.

En yakın arkadaşı, sırdaşı ablası okuyup öğretmen oldu. Görevi gereği atandığı ile gitti. Yalnız kaldı talihsiz genç kız. Aradan henüz altı ay geçmişken babası kendinden yirmi yaş küçük biriyle evlenince iyice karardı Belgüzar ‘in hayatı. İstenmeyen biri durumuna düştü kendi evinde.

Acımasız ve düşüncesiz babası bir de okuldan almaz mı onu? İyice karardı dünyası. Yetmezmiş gibi bir de üstüne üstlük görmediği, tanımadığı, bilmediği bir insanla baş göz ediliverdi. Bu çağda, bu dönemde görücü usulü evlilik. Kızının görüşünü almadan, ona danışmadan verilen bir karar. Ne denli incitici, ne denli aşağılayıcı bir durum. Hem de kendi babası tarafından uygun görülen bir yaşam.

Baba evinde görmediği sevgiyi koca evinde bulacağını sandı Belgüzar. Zamanla alışırım dedi, zamanla severim dedi çocuk aklıyla. Yanıldı bu kadersiz genç kız. Alışırım dedi, alışamadı. Severim dedi, sevemedi. Kocam dediği adamın gözü kör, kulağı sağırdi. Yüreğini kapatmıştı her türlü sevgiye, içtenlige, sıcaklığa.

Görmedi Belgüzar’in sevmek için verdiği çabaları. İşitmedi sevgi dolu sözlerini. Duyumsamadi karanlık yüreği , o genç ,o güzel kızın sıcak yaklaşımını. Yaşama sevinci ile dolu, bu güzellik tanrıçasınin bulunduğu yere, koşa koşa gelmesi gerekirken alemlere daldı bu koca. Her gece içkili ve sarhoş geldi eve. Hem de yolunu gozleyen genç kadını umursamadan , hem de geç saatlerde. Yok saydı bu genç kadını. Onemsemedi duygularını. Varsa yoksa kendisi vardı bu sevgisiz adamın.

Baba evinde görmediği sevgiyi koca evinde de göremedi Belgüzar. Yine de iki evlat verdi bu adama. Sevgisizligin acısını yüreğine gömdü.Kendi mutluluğunu bıraktı bir kenara. Çocuklarına adadı yaşamını. Onların iyi bir mesleğe sahip olmaları için çabaladı. İyi insan, iyi yurttaş olmaları için didindi, durdu.Onlara verdi tüm sevgisini.

Evinde bulamadığı huzuru bulmak için  dışarıya attı kendini. Sosyal etkinliklere katıldı. Kurslar, koro çalismalari tek eğlencesi oldu.Onlara sarıldı. Onlarda aradı sevgiyi, mutluluğu, dostluğu.

Buldu mu dersiniz? Hiç sanmam. Evdeki sevgiyi, evdeki sıcaklığı, güveni kim verebilir ki başka?

Bu ve buna benzer ne çok hayat ne çok kadın var ülkemizde. Bu sadece bir kadının yaşamı. Sadece bir kadının sessiz çığlığı. Bu çığlığı atan binlerce genç kız , milyonlarca kadın var.

Analar, babalar duyun bu sessiz çoğunluğun çığlığını. Kıymayın çocuklarınıza, kızlarıniza. Onlar da insan. Onlar da birey. Onların da sevmeye ,sevilmeye hakları var. Yaşamak onların da hakkı. İnsanca yaşamaya kimse engel olmasın.

İşitin ey yönetenler, işitin ey analar, babalar!  Sevin, sevilin. Bu dünya kimseye kalmaz.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?