Zeki Baştürk yazdı; BİYOLOJİK AŞKLAR/ KİRAZ MEVSİMİ

Zeki Baştürk yazdı; BİYOLOJİK AŞKLAR/ KİRAZ MEVSİMİ

Köşe yazarımız zeki Baştürk makalesinde; ”

Bir rastlantı sonucu tanıdım öğretmen ozan Arzu Güler’i . Bir grupla birlikte geziye çıkmışlar. Yolu Datça’ya düşünce tanıma ve tanışma olanağı buldum. Meslektaş olmanın verdiği rahatlıkla söyleşi koyulasti ve bana kitabını imzalayarak armağan etme inceliğini gösterdi. Teşekkürler.

Bir yapıtta ( bir romanda, bir öyküde, bir şiirde vb.) mutlaka yazarın, ozanın yaşamından kesitler vardır ya da bir döneme tanıklık eder.Arzu Güler’in “Biyolojik aşklar/ Kiraz Mevsimi” adlı yapıtında çoğunlukla kendi yaşamından kesitler var.

“Arzu demişler adımı
Nedir anlamı, her istediğini elde eden mi?
Yoksa engellerle yaşaması gereken mi?” (s.56)

Kendini anlatmış bu dizelerde. Engellerle dolu, çileli ve zorlu yaşamını. Tümü yaşanmış, tümü gerçek, tümü yalansız bir yaşam.
“Hep yaşanmışlık, yalanı yok” (s. 6) dizelerinde tüm çıplaklığı ile anlatır.

Yalnızdır. Acısını, sevincini, mutluluğunu, umarsızligini paylaşacak gerçek bir yakını, bir dostu yoktur çevresinde. Bu durum onu isyankâr yapmıştır. Çevresindekilere isyan eder, yöneticilerine isyan eder, düzene isyan eder.

“Kalabalıklar içindeki yalnızlığımı
Bir ben bilirim bir de bendeki isyankâr” (s.16)

İçindeki cocugu yaşatır, onu büyütür, onunla yaşar, onunla mutlu olur. Çocukluğa duyulan özlem pek çok yazar ya da ozanda çıkar karşımıza. Çocukluk günlerini, çocukluğunun geçtiği yerleri unutamazlar. Hep dile getirirler o günleri, o günlere duyulan özlemi.
“İçimdeki çocuğu hiç durduramadim ” (s.16)

İşini seven, çocuklarını seven bir öğretmen olduğunu anlıyoruz aşağıdaki dizelerde.Ogrencileriyle sevinir, onlarla mutlu olur, onlarla kıvanir, onlarla hüzünlenir. Neredeyse onlardır tek yaşamı.
“Şimdi hüzün çökmüş puslu bir sabahta,
Karnelerini alacak çocuklarla
Bir neşelenip bir öfkelenirken” ( s.44)

Öğretmenliğin en güzel yanı öğrencilerini değişik ortamlarda, değişik makamlarda görmektir.O zaman anlar öğretmen emeklerinin.boşa gitmediğini.
“Rastlarım yollarda, çarşıda, pazarda,
Gülen gözleri, yüzleriyle tanır beni yavrularım,
O zaman derim boşa gecirmedim yıllarımı,
O zaman derim boşa akan musluk,
Yine de doldurdu bu kalpleri” (s. 61)

Ozan Arzu Güler, yalnızlığını dostlar, akrabalar, aile bireyleri yerine kitaplarıyla paylaşır. Kitap en iyi dosttur, arkadaştir onun için. Anlatamadiklarini siirlerinde anlatır, şarkılarla anlatır.
“En yakınımdi kitaplarım
Şiirlerim, şarkılarım, kahramanlarım,
İyi ki varlardi, onlarla yaşadım.”(s. 56)

Hep aynı kalmış. Yıllar hiç değiştirememiş onu. İhanetler, sevgisizlik, yalan dolan, ikiyüzlülük etkilememiş. Hep aynı kalmış. Hep yalın, hep candan, hep dürüst.
” Yıllar geçse de hep aynı ben
Değişmeyen, hep kolay inanan,
Hep aldanan, hep candan seven,
Yalan, riya, aldatma bilmeyen ” (s. 25)

Çevresinden, dostlarından, yakınlarından, sevdiklerinden hiç yakınlık, sevgi, sıcaklık, içtenlik görememiş. En yakınlarından, ailesinden, yöneticilerden görememiş sevgiyi, dostluğu. Kimi sevse , kime güvense, kime yüzünü dönse sevgi, yakınlık, içtenlik görmemiş hiçbirinden, hiç kimseden. Üstelik pek çok şey koparıp almışlar yaşamından. Emeklerinin boşa gittiğini görünce üzülmüş, dertlenmiş, kederlenmiş.
” Sevdiklerim oldu diye sevinirken,
Kem gözler, yalan eller,
Çektiler bir bir hayatımdan
İlmek ilmek ördüğüm tüm emeklerimi” ( s.52)

Yaşamak sorumluluktur aslında. Ailene, öğrencilerine, çevrene ,  ülkene karşı sorumlusun. Bu bilinçle yaşadığın zaman, sorumluluklarinin yükü altında ezilir kalırsın. Birlikte mücadele edeceğin arkadaşların yoksa yanında, yalnizlaşirsin, kolun kanadın kırılır.
“Yaşadıklarımın ağırlığı çöktüğünde,
Kolum kanadım kırık kalır”

Sonunda beddua edersin.
“Yaşattığıni yaşamadan ölmez kimse” (28)

Geçen yıllara özlem duyar. Anılarla yaşar. Anılarda yaşatır güzellikleri. Giden yılların geri gelmeyeceğini anlayınca daha bir yıkılır.Umarsizligini şöyle dile getirir.
” Biten bitti, giden gitti,
Yaşanan yaşandı, ömür bitti,
Hiç yaşanmamış gibi  o yıllar gelir mi geri?”
“Sizin bildiğiniz Arzu hiç değilim “(s. 18)

Her mahallenin simgeleşmiş isimleri vardır. Kimileri bakkaldir. Berberdir kimileri. Teyzedir, amcadir, dayidir onlar.  Bilge kisilerdir. Sevilen sayılan kişilerdir. Ozan Arzu Güler’in şiirlerinde bu kişi Hanım Nine’dir. Sokağın nesesidir.
“Yukarı mahallenin Hanım ninesi,
Kapına ne zaman gözüm takılsa
Dolar pınarları gözlerimin,
Yıllar geçse de asla unutulmaz,
Sokağımizin neşesi kahkahaların ” (15)

Aşkı, hep uzaklarda yaşamış. Tek yanlı yaşamış. Platonik yaşamış. Gerçek aşkı yaşamamış. Bir şarkıdaki gibi ; ” Seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli” dizesinde olduğu gibi uzaktan sevmiş.
” Hep uzaktan, yalan değil hep  Platonik’ (s. 55)

Böyle bir aşk bile, onu derinden etkilemiş, yıpratmış.
” Aşk çarpar beni duvardan duvara” ( s. 55)

Düşlerde yaşamış aşklarını. Düşlerine girmiş sevgiler, sevgililer.
“Aşkın ihtirasla birleşip
Sana güzel rüyalar, uykular
Getirmiş gece gündüz
Sen kiraz sevici!” (s. 21)

Nasıl bir aşk olduğunu anlayamamış, kavrayamamış.
Nasıl bir aşksa?
“Sabah kapıya konur
Gece koynuna alır ”

Aşkın güzelliklerini hiç yaşamamış. Mutluluk nedir hiç bilmemiş.
” Mutluluk diye bir ev var mı,
uzaklarda?
Ben hiç yaşamadım o diyarda.” (s.23)

Çıkarsız, karşılıksız sevmiş. Koşulsuz sevmiş. Kendisi de böyle karşılıksız seven birini beklemiş. Bulamayınca kendini sorgulamiş.
” Bir ben miyim öylesine yaşayan,
Bir ben miyim öylesine seven,
Şartsız, umarsız, sonuçsuz, düşünmeden,
Öylesine sadece seven” (s.45)

Sevgi yalın olmalı, içten olmalı, karşılıksız olmalı, çıkarsız olmalı. Görmeyince, bulamayınca kendisine sorar:
” Dokunmadan, kirletmeden, bilinmeden,
Gizlice sevemez miyiz birbirimizi”( s.47)

Değer görmemiş çevresinden, değeri anlaşılmamış sevdiklerinle. Bunu anlayınca yine dizelere dökmüş derdini.
“Kıymetin bilinmez Arzucuk” (s. 50)

“Neden Böyle?” ,diye sorar kimi zaman.
“Sensizlik çaresiz, bil ki çaresizim” (31)

Bir karşılık, bir yanıt bulamayınca;
ah eder, ilenir, beddua eder.
Bana çok gördüğün her şey
Sana da çok görülsün tek dileğim (s. 23)

. İsyankâr, olduğunu, asi bir ruhu olduğunu daha önce belirtmiştim.”Batıl ” şiirinde düzene başkaldırı vardır. Hem eleştiri vardır hem isyan. İnsanların iki yüzlü oluşuna isyan eder
” Yalana dolana sarılıp
Ben oldum diyenler
Harama, batıla dolanıp
En dürüstum derler,
Günaha bürünüp
Hüküm verenler” (35)

“Ben bunları yaşamak zorunda mıyım?” (s.41) diye sorar kendine. Hiçbirimiz zorunda değiliz bu yalan dolan düzenini. Hiç birimiz hak etmiyoruz bu tür insanlarin yönetimini.

Yanında yürüyecek, mücadele edecek kimseleri bulamayınca tek başına yaşama, ayakta kalma savaşı verir. Böyle yürümeye de kararlıdır.
“Kendi yüreğinle var oldun
Bundan sonra da böyle yaşa” (s.43)

Umutsuzluk, umarsizlik, karamsarlık sarmış her yanını. Bunalmış, tükenmiş. Hiç kimseden bir yakınlık görmeyince sarılmış kalemine, dökmüş içindekilerini dizelere. Derdini, sorunlarını ummana değil dizelere dökmüş.
” Saray olsa ne olur, dünyam kararmış,
Satırlarım arkadaş, kalemler sırdaşım,
Sadece onlar bilir, onlar yazar, onlar söyler “( s. 53)

İnsanlık için iyi dileklerde bulunur:
” İnsanlar yaşasın kardeşlik içinde,
Çıkarlar, kalksın ortadan ” (s.35)

Aydınlık yarınlara,aydınlık geleceğe inancını yitirmez asla.Guneşli günlere olan inancını dile getirir dizelerinde.
“Elbet güneşe kavuşacaksin sen de.” ( s. 50)
“Yarına umutlarım yeniden doğdu,
Bitti derken bir nefes dokundu(27)

Şiirlerinde zaman zaman farklı temalar da işlenir. Türk şiirinde en çok işlenen temalardandir ayrılık.Ayriligin ne yaman olduğunu, ne denli zor olduğunu şöyle anlatır:
“Her canı her şeyi sığdırdın da
Ayrılığı sığdırabilir misin, sindirebilir misin?” ( 43)

Çevreye duyarlıdır ozan.Yaz aylarında hepimizin ciğerini dağlayan orman yanginlarini da unutmamiştir. Ağaçların yanişi ,canlılarin kaçarken çıkardıkları sesler, çığlıklar nasıl da acıtır yüreğimizi. Ozan da bu duyarlılığı yansıtmış dizelerinde:
“Yerinden yurdundan ettiğin
Yaktığın binlerce canı
Nasıl kuruttun nefes veren ağaçları?” (s. 59)

Sanatçı ,  şiirlerinde benzetme ve kisileştirme sanatından da yararlanmiştir.
” O okyanus gözlere bir çift sözüm var ” (s.49)
“Hapsoldum sevgi dolu gözlerde ” (s.49)

Alttaki dizelerde tezat sanatına rastlarız:
“Güneşle baktın hep iyiliğe
Karanlıkta yaşadın en acıları ” (s. 43)

Aşağıdaki dizelerde de Arzu sözcüğünü farklı anlamlarda kullanarak Tevriye yapmıştır. Arzu  sözcüğü ile hem kendini anlatmış hem de istekler, emeller, anlamında kullanmıştır.
“Arzular ülkesinin duyguları tarifsiz” (s.47)

Biçim olarak serbest biçimde yazmış şiirlerini.  Bir şiirinde ise (Zalim  s.24) dörtlük birimini kullanmış.

Özetlemek gerekirse ozan Arzu Güler, bu yapıtında kendini anlatmış.
“Kendimden gitti başkaları için hep
Özeti budur maalesef hayatımın” ( s.62)

Öğretmen ozan arkadaşımı yürekten kutlarım. Başarılarının sürekli olmasını dilerim.Kalemin ve yüreğin hiç susmasın.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?