Zeki Baştürk yazdı; MAVİ YAŞAMAK

Zeki Baştürk yazdı; MAVİ YAŞAMAK

Köşe yazarımız Zeki Baştürk makalesinde;

Kiminle konuşsanız, kiminle söyleşseniz bildik tumceleri duyarsınız: “Benim yaşamım bir roman. Anlatmaya bir kalksam saatler sürer.” Oysa asıl beceri, az sözcükle çok şey anlatmaktır. Bunu da genelde ozanlar ve ozan duyarlılığı gösterenlerde görebiliriz.

Okul arkadaşım, aydınlanmadan yana yurtsever dostum Recep Usta, soyadına yakışır biçimde özlüce aktarmış duygu ve düşüncelerini:
“herkesin yaşamı romandı bizimki şiir.”
Ne denli kısa ve ne denli özlü bir anlatım değil mi? Sayfalar dolusu yazılacak, saatlerce üzerinde konuşulacak bir dize. Hem düşünmeye değer hem de duygulu. Bir özdeyiş denli kısa, özlü ve anlamlı.

Recep Usta, şiir birikimini, duygu yoğunluğunu eşine ithaf ettiği dizelerle dile getirmiş ve kitabının başlangıç sayfasına kondurmuş bu dizeleri:
“eylemlerimin mavisi
mavilerimin şiiri
şiirlerimin esini
eşim Nilgün’e. ”
Bir eşe duyulan sevginin, saygının en güzel anlatımı değil mi bu dizeler? İçten, sıcak , sevgili dolu ama bir odenli yalın.

Kitap başlı başına ilginç ve özgün. Adı Mavi Yaşamak. Kitabın ön ve arka yüzü de mavi.Kitap (51) sayfadan oluşuyor; içinde (51) şiir var.
Kitabı kendi içinde bölümlere ayırmış. Konu başlıkları, “Biraz Eylem”, ” Biraz Duygu”,
“Biraz Düşünce”, ” Biraz Eleştiri” ve ” Bir Yaşam “dan oluşuyor. Birbirinden ayrı ve farklı gibi görünse de bir bütünlük içinde ele alınmış konular.

Konu başlıkları farklı olur da temalar farklı olmaz mı? İçinde ölüm var, yaşama sevinci var, umut var, sevgi var, aşk var, hüzün var . Kısaca yaşamdaki her türlü eylem, duygu, yaşanan gerçekler var. Her şey, şiirinin konusu olmuş.
” anlayamadı kadın yaşamın hiçliğini
farkına varamadan dişiliği de gitti
kimseler bilmedi” derken kadınların günlük yaşamda çektiği acıları, dertleri, sorunları ne de güzel anlatmış.

Kimileyin yaşananlardan utanç ve pişmanlık duyar: Hoyrat eller, sevgiye, barışa uzanacagi yerde şiddete, kavgaya uzandı.
” önce taş attı, kılıç tuttu ellerimiz
kalemle yazı yazdı bomba attı,
baktıkça ellerden
baktıkça elimden utanır oldum
bin kez.”

Oysa ozanın özlemi sevgiye, barışa, güzellikleredir.
” inceliğe vurgun yaşadım
güzelliklere hayran.”
Güzellik yaratması gerekenlerin narin ellerinde paslı kılıçları görünce, düş kırıklığı yaşar. Karanlığa yenik düşer yüreği. Yeşillikler yanıp kül olur, mavileri fırtınalı havalarda kararır.

Denizlerin çocuğu olmakla övünür ozan. Teni iyot kokar, saçları tuzludur. O nedenle yaşamı deniz gibi algılar;  herkesi, herşeyi denizle betimler.
” yaşam deniz gibidir
kadın dediğin
balık gibi kıpır kıpır olmalı
kadın dediğin deniz gibi sarmalı.”
Bu arada ilginç bir vasiyette bulunur:
” vasiyetimdir, tabutum denize bırakılmalı,
bedenim balıklara helal olsun
kemiklerim iyota dayanmalı.”

Öğretmenliğini de elden bırakmaz. Fırsat buldukça ders verir okura:
“hoşgörülü olabiliyorsan
yengide
ders alabiliyorsan
yenilgiden
yengi de güzel yenilgi de.”

Kimileyin okuyucuyu düşünmeye zorlar. En zordur iştir düşünmek. Bilgi sahibi olmayı gerektirir, sorumluluk almayı gerektirir. Bunlar için de çok okumayı gerektirir elbet.
“her başlamak bitirmek demek olaydı
kimse yaşanmazdı ,
bir işe başlamak bitirmektir diyorlar,
doğduğumuz gün ölmşuz
bilmeden
sonbaharda
yaprağın düştüğünü görmezsen yere
bil ki
yaşam bitmiştir.”
Öyle midir gerçekten? Düşünmeye değer mi?

Kimi zaman da özeleştiri yapar:
” sen yaşıyorum sanırken bile
yaşamdan vok çok uzaktasın.”
Üretken olmayan, toplum yararına iş görmeyenler yaşamıyor demektir.

Aydınlanmadan yanadır ozan. Işık saçar çevresine. Karanlık yürekleri, karanlık beyinleri hiçbir gücün aydınlatmayacağina inanır.
“ışığın biri
ışıtirken
en uzaktaki
bir yeri
binlercesi
Işıtamaz
ellerinde tuttuğun
sendeki
bu karanlık yüreği.”
Ne denli haklı değil mi? Kendisi 68 kuşağının özelliklerini taşıyan biridir. Çok okuyan, sorgulayan, toplumun bilinçlenmesi için çabalayan yürekli bir devrimcidir. 68 kuşağına değinmeden geçmek olmaz:
” her yediveren gülü açışında
yaşamın bir ikilemi vardır
denizler alabildiğine büyük
en büyük göller dardır.”

Ozan söz sanatlarından da çokça yararlanır.
” akrep karası günlere
güvercin beyazı türküler yazdım” dizelerinde tezat sanatını kullanmıştır.
“dillerde ölüm boynu bükük güllere
ölüme inat yaşam türküleri yazdım.” dizelerinde ölüm ile yaşamı birlikte değerlendirmiştir.

Ozanın dili çok yalın ve çok özgündür. Güzel Türkçe, sevgili Türkçe seslenişleriyle anadilimize olan sevgisini ve hayranlığını dile getirir. Öztürkçe sözcükleri özenli ve dikkatli kullanır. Genelde serbest şiiri yeğlemiştir. Ara sıra da  nazım birimi olarak ikilik ve dörtlüklere de yer vermiştir.

Maviyi severim ben de . Mavi sonsuzluktur. Mavi özgürlüktür. Mavi umuttur. Mavi aydınlık gelecektir. Mavi , Atatürk’ün gözleridir. O nedenle severim maviyi. Şimdi daha bir çok sevdim. Çünkü arkadaşım, dostum Recep Usta, kitabının adını “Mavi Yaşamak” koymuş.
Değerli okuldaşım, imzalayarak gönderme inceliğini göstermiş. Bugün geçti elime. Bir solukta okuyup bitirdim. Sıcağı sıcağına değerlendirme yazımı yazdım. Tüm okurların beğeniyle okuyacagina yürekten inanıyorum.

Eline, kalemine, yüreğine sağlık dostum. Kalemin hiç susmasın. Güzel ürünler vermeyi sürdürmeni en içten dileklerimle diliyorum. En sıcak duygularımla ve Anadolu’nun en güzel kır çiçekleri ile kutluyorum büyük usta.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?