SİYASİLERİN VE MİLLETVEKİLLERİNİN KARNE ZAMANI.

SİYASİLERİN VE MİLLETVEKİLLERİNİN KARNE ZAMANI.

Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday’dan siyasilere karne! Buğday;

“Son yıllarda çok zorlu geçen ve çok acı veren olaylar yaşanırken, demokrasimiz, hukuk devletimiz, laik sitemimiz ve yurttaş olarak haklarımız yok edildiği bir zaman dilimini yaşıyoruz.
Hatta “benim ülkemde bu kadar yolsuzluk, hırsızlık, soygun, talan ve haksızlık, hukuksuzluk yapılamaz” sanırken tüm bu baş eğen, onur kıran ve utandıran durumlara muhatap oluyoruz.
En acısı ve üzüntü veren durumsa özellikle son yıllarda “yapanın yanına kar kaldığını” görmek ve tüm değer ölçülerimizin yerle bir olduğunu, ahlakın çöktüğünü, vicdanların katran karasına bulandığını görmek kahrediyor.
Oysa büyük çoğunluğu Müslüman olan bir toplumda on yıllardır halka sürekli dini, imanlı olmayı ve eğitimde dindar nesil yetiştirmek için zorunlu olarak (İmam hatipleri) dayatan bir anlayışın yönetenlerince yaşatılıyor bütün olumsuzluklar.
Geçmişe baktığımızda; savaşlar sonrası kurulan Cumhuriyetimize ve o yoksulluk içinde yapılan köklü yatırımlara, eğitim seferberliğine ve kadınlara verilen haklara bakınca saç baş yolacak günleri yaşıyoruz.
Savaş koşullarında bile meclisi kararlarını, ortak aklı ve liyakatli insanların düşüncelerini önemseyen, saltanatın ve padişahlığın kaldırılıp; laik ve sosyal bir hukuk devletini kuran, demokrasiye geçen ülkemin bu hale getirilmesine inanmak gerçekten aklı, mantığı zorluyor!!!
Özellikle sosyal yaşama bağnaz, gerici, çağ dışı baskıcı anlayışları ve soygundan büyük pay kapan cemaat, vakıf ve tarikatların söz sahibi olmaları akıl ve mantıkla bağdamazken kendi çıkarları için ülkemizi ortaçağ karanlığına götürenlerden medet uman iktidarlara esir olduk.
Artık açlığı, yokluğu, yoksulluğu ve adaletin hem siyasallaştığını hemde keyfileşerek namuslu insanlara cendere olup hatta yaşamlara kast eden bir konuma geldiğini yazmaktan usandım.
İşte bu kadar kötü günlerden geçerken yeni bir yıla girdik ve bu olumsuz koşullarda ülkede seçimleri yapacağız.
Bu koşullarda benim kanaatim ve isteğim AKP ve yancısı, topaç gibi dönen ve ülkede bir karabasan olan Devlet Bahçeli ve ona biat edenlerin bir tekine bile seçimlerde itibar ve destek vermemektir.
Onun için o cephede siyaset yapanları, milletvekillerini (!) ve onlardan nemalanan bilumum zevatı zerzavatı ve gece gündüz beyin yıkayan, yalanla ve çıkar uğruna algı yapan kafa ütüleyen kalemşorların karne almaya hakları yoktur.
Onlar artık yok hükmünde olmalılardır.
Benim burada anlatmak istediğim bütün bu olumsuzluklara karşı tavır koyabilen, demokrasiye sahip çıkan, TBMM’nin ve milli iradenin egemenliğinin yeniden daha doğru olarak ve halkalara eşit yurttaşlık ölçüsünde adaletli bir sitemi kurmayı amaçlayanlaradır.
Bu anlayışta olan ve geçmişin hatalarından özeleştiri yaparak ders almış olan en geniş mutabakatın sağlandığı bir ortamda yapılacak seçimler için mevcut siyasiler ve vekiller için mutlaka ve her koşulda performanslarını, yaptıklarını veya yapmadıklarını değerlendiren karne verilmelidir.
Ayrıca yeni görev almak isteyen insanların gerek siyasette yer almaları, gerekse milletvekili, yönetici olmalarında belirlenecek kıstaslara uyuyorlarsa desteklenmeleri gerekmektedir.
Özellikle Cumhuriyeti kuran, çok partili demokrasiye kendi kararı ile geçebilen ve sosyal hukuk devletine, laikliğe ve eğitimde eşitliğe, sanata ve kültüre, çağdaş bir anlayış getiren yüzünü batıya dönmüş ama kendi değerlerinden vaz geçmemiş sol/sosyal demokrasinin vazgeçilmez savunucusu olan partimde objektif bir değerlendirme ile karne verelim.
Bu arada kim ne derse desin benim için İşçi Partisinin 4 milletvekili iftihara geçerek TBMM’de siyasi hayatlarına ve milleti temsile hak kazanmışlardır.
Yine haksız yere siyasi tutsak olan bu koşullarda bile devlete isyan etmeyen ama ülkeyi karanlığa gömenlere tutsak olduğu parmaklıklar altından bile had bildiren, “Barış diyen, birlik diyen, ülkeyi soyanlardan hesap sorulmalı” diyen Selahattin Demirtaş’ta geçer not alan siyasetçidir.
Şimdi ben şahsen buradan kendi ölçülerimde ve takdirime göre vekil isimlerini yazmayacak ve kimseyi şartlamayacağım.
Ben burada bazı ilkesel beklentileri ve mutlaka olması gerekenleri belirteceğim.
Siyasilere veya vekil olmak isteyenlere karnelerde not verirken mutlaka bu ölçülere dikkat edelim:
1- İnancı, ırkı, kimliği, cinsiyeti ne olursa olsun sol/sosyal demokrasinin evrensel ilkelerine inanmış ve yaşam biçiminde uyguluyor olmalıdır.
2- Bilgisi, birikimi ve liyakati ile halkları temsile uygun olacak ve bu alanda denenmiş ve geçer not almış olmaları tercih edilmelidir.
3- Her koşulda diploma önemlidir ancak milleti temsil için ön şart değildir. Sendikalarda sivil toplum örgütlerinde yetişmiş; satmadan, emekçilere ihanet etmeden ve halklara eşit mesafede hizmet etmiş deneyimli insanlara da mutlaka yer verilmelidir.
4- Siyaset yaparken varsıllaşmayı ve gerek kendileri, gerekse aile bireylerinin yaşam biçimleriyle halklardan kopmadan, sol/sosyal demokrasiyle çelişmeyen, halkların sorunlarına duyarlı ve özverili yaşam biçimlerini benimsemiş insanlara ön verilmelidir.
5- Demokrasiye inanmış, laik sistemden ödün vermeyen, sosyal hukuk devleti ve adaletli olmanın tüm kurallarını kendisinde, ailesinde ve yaşamında ön şart yapmış olmaları ödünsüz istenmelidir.
6- Seçildikten sonra yok olan, telefonlara çıkmayan, halkların sorunlarını duymak istemeyen ve sosyal medyada sadece kendini anlatmakla uğraşan ve başka düşüncelere önem vermeyenler mutlaka geri çekilmeli ve seçileceklerde bu olumsuzluklar olmamalıdır.
7- Konumları ne olursa olsun yarışırken dürüst, saygın, hak yemeden, arkadan dolanmadan, kişiliklerle oynamadan ve çirkin pazarlıklarla veya bölüp parçalayıp, eksilterek var olmaya çalışmamalıdır.
8- Mutlaka ortak akla ve çok sesliliğe inanan, farklı fikir, düşünce ve çoğulculuktan beslenen, egolarından arınmış ve “hep ben illa ben” demeyen kimseler değerlendirilmelidir.
9- Seçilmek isteyen, yönetmek isteyen ve temsil etmek isteyen insanların gerçek amaçlarını, maksatlarını anlatmaları ve bu konudaki iddialarını ortaya koyup sorunlara hangi çözümleri getirmek istediklerini anlatıp güven almaları gerekmektedir.
10-Görev alacaklar ve seçilecek kimselerde güce ve otoriteye biat etmeyen ve özgür düşünen, örgütlü toplumu, demokratik devlet anlayışından ödün veremeyecek insanlar olmalılar.
11-Siyasette ırk, inanç, cins ve her türlü tercihe, farklılıklara ve eşit yurttaşlığa inanmış; barışı ön şart yapmış, anlamsız savaşlara ve başka ülkelerin iç işlerine müdahaleye, kışkırtmalara izin vermeyecek bilinçte ve kararlılıkta olanalar tercih edilmelidir.
12- Yönetimlerde, devlet organlarında, kurumlarda ve TBMM’de temsil noktalarında kadını yok saymayan, akıllı, yetişmiş ve hak eden kadınlara destek veren ve birlikte yol yürüyebilecek insanlara görev verilmelidir.
13- Siyasette vefa yoktur gibi bir saçmalığa itibar etmeyen, kendilerine ve partilerine özelliklede ideolojilerine yıllarını vermiş, tecrübeleri ile yol gösteren, beklentisiz ama saygıyı hak edenlere karşı vefasız olmayan iyi insanlar takdir edilmelidir.
14- Çağdaşlığı, batıya yüz dönmeyi; soysuzlukla, yozlaşma ile gelenekleri istismar etmeden ve kendi kültürünü yol saymadan değer vererek sentezleyen aklı başında insanlar temsile hak kazananalar değer bulmalıdır.
15- Seçilen ve temsil hakkı almış ve almak isteyen insanların aile yapısının, çocuklarının yaşamları ve tercihleri kendilerini ve ait oldukları siyasi partinin beklentilerini küçültmeyen, ters düşmeyen ve istismar etmeyen, duyarlılıkta ve saygıda olmalıdır.
16- Seçilen ve temsil eden kimseler kişiliği oturmuş, kıskançlıktan ve dedikodudan arınmış, okuyan, araştıran, oturduğu yerden ahkâm kesmeyen, halklara ve sorunlarına duyarlı özverili insanlardan tercih edilmelidir.
17-Parti içinde ve yaşamda ideolojiyi yok saymadan, sol/sosyal demokrasiyi istismar etmeden, sağdan medet ummadan sola ve emeğe dayalı bir anlayışın ödünsüz temsilcilerine öncelik verilmelidir.
18- Siyasete görev alanlar ve bugüne dek her koşulda özellikle vekillikte denenmişlerden şov yapmayan, popülizme itibar etmeyen, mağdurların sesi soluğu olan ama en önemlisi ahlaklı olan her kim olursa olsun mutlaka takdir edilip hakkı teslim edilmelidir.
19- Halklar açken, yoksulken, gençler yer, yurt ve para olmadığı için okuyamaz ve iş, aş bulamazken, emekli olmuş insanlar açlıktan sürünürken gök kubbeyi yıkmayan, ama kendilerine 98.000 TL ve 57.000 TL maaşları alıp, alilerine özel olanakları hak görenlerde hesap vermelidir.
20- Seçilecek veya milleti temsil edecek insanların mutlaka ülkenin sorunlarına çare olabilecek bilgi, birikim, vefa ve vicdanlı kimselerle tecrübelere sahip olmaları önem taşımalıdır.
21- Siyasette ve temsilde özellikle gençlere ve kadınlara mutlaka avantaj sağlanmalıdır. Ancak hiç kimse “gencim, güzelim, ağzım laf yapıyor, yakışıklıyım ve imtiyazlı aile yapım var” diyerek omuzlara basarak “seçilmek için her yol mubah” diyenler tercih sebebi olmamalıdır.
Sevgili Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar, mükemmeli aramak istesek buraya yüzlerce madde daha ekleyebiliriz.
Ancak bizler mükemmel insanı değil, namuslu, vicdanlı, ahlaklı ve yurtsever insanın yanında hak yemeyen ve yedirmeyen ve ülkemde barışı, kardeşliği isteyen insanları tercih edelim diyorum.
Ben kendi çapımda yazılarıma emek veriyor ve uyarıyorum.
Lütfen zahmet edip okuyun ve okutun.
İnsanların karar verirken objektif olmalarına katkı yapın.
Amigo mantığı ile yarar ve çıkar bekleyerek geleceğe yön verilmesin.
Salt ekip veya grup yani hizip birlikteliği ile yarışılmasın ve vebal alınmasın.
Uzatmadan herkes şu andan itibaren önce kendi ilinde, sonra bölgesinde ve tüm yurtta bu anlayışın hâkim olmasını talep etsin ve dürüst davranarak seçsin seçilsin.
Umarım karneler hakkıyla doldurulur, hak yenmez veya iltimas geçilmez.
Seçeceklerimiz kadar bizlerde seçtiklerimizden sorumluyuz.
Bunun için hiç kimsenin hakkını yemeyelim ama kendi yurttaşlık haklarımızı da istismar ettirmeyelim.
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.”

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?