NEDİR BU ÇEKTİĞİMİZ?

NEDİR BU ÇEKTİĞİMİZ?

Nedir bu çektiğimiz Corona’dan? Tüm suç ve sorumluluk bizde. Yani 65 yaş ve üstü olan kişilerde.

Başlangıçta yaklaşık iki ay hiç sokağa çıkamadık. Resmî kurumlarla olan ilişkimiz yasaklandı. Faturamızı yatırmak istedik, bankalara gidemedik. Sağlığımız için hastanelere, gidemedik. Bir kentten başka bir kente gidemez ; çocuğumuzu , torunumuzu göremez olduk. Aynı kentte bile olsak hasret kaldık arkadaşlarımıza, yakınlarımıza, dostlarımıza. ” Hayat Eve Sığar” dediniz. Sığmıyor be usta. Sığamıyoruz işte. Beynimiz açık. Gönlümüz uçarı. Ruhumuza özgürlük var.

Önce kentlerarası yolculuk kısıtlaması geldi. Gezi özgürlüğümüz elimizden alındı. Sonra kent içi yasaklar başladı. Toplu taşıma araçlarına, minibüslere bindirmediler bizi. Ulaşım özgürlüğümüz yok edildi. Aylardan beridir sokağa çıkamaz, insan yüzü göremez olduk. 24 saatlik zaman diliminde salt üç saat sokağa çıkmamıza izin verildi. Bireysel özgürlüğümüz yok edildi.

Sanılır ki bu illeti, bu ülkeye biz çağırdık. Salgını biz yaydık sanki. İşyerlerinin kapanmasının, insanların işsiz kalmasının sorumlusu olarak bizler gösterildik. Çocuklarımızın eğitimsiz kalmasına, ekonominin çökmesine, barajlarda su düzeyinin düşmesine, yağmur yapmamasına, bizler neden olduk. Açlığın, yoksulluğun, işsizliğin, ekmek kuyruklarının sorumlusu ve nedeni olarak yine bizler gösterildik.

İktidarın hedef tahtasına konulduk; gençlere alay konusu olduk. Bu nedenle kiminin psikolojisi bozuldu, kiminin ayakları tutuldu, kiminin yüreği tekledi. Güya salgından korumak istenirken herbirimiz çeşitli hastalıklara kurban edildi.

Sürekli olarak ayak bağı olan, suçlanan, dışlanan, ötekileştirilen 65 yaş üstü kişiler, dayanma güçlerinin sonuna geldiler. Tüm kurallara harfiyen uyan, toplumun en bilinçli ve en duyarlı bu kesimi, sürekli olarak olumsuz biçimde gündemde tutulmasından rahatsızlar.

Çünkü bunların hiçbiri bu tür davranışları ve uygulamayı hak etmiyor. 65 yaş üstü gençler, 68 kuşağının gençleri. Bakmayın ağır ağır yürümelerine. Her biri, tam bağımsızlıktan ve gerçek demokrasiden yana. Atatürk ilke ve devrimleriyle Cumhuriyet kazanımlarını korumaya ant içmiş gençler. Ülkemizin en ücra köşelerinde aydınlanmayı yaymak için görev yapmış sorumluluk sahibi gençlerdir bunlar. Soru sormasını da hesap sormasını da bilirler. Her birinin beyni ışıl ışıldır. Kötülük yoktur yüreklerinde. Sevgi vardır, barış vardır. Dillerinde halkın sesi türküler, yüreklerinde halkın kendisi vardır. Halkı için çarpar yürekleri.

Evlere hapsedemezsiniz onları. Özgürlüklerini alamazsınız ellerinden. Çünkü onlar okudukları kitaplarla, dergilerle dünyaya açılırlar. Düşlerinde dünyanın her köşesinde yaşayan yoksullar vardır. Okullarına gidemeyen çocuklar, şiddete uğrayan kadınlar, evine ekmek götüremeyen babalar vardır. Çünkü onların gönül gözleri de açıktır, beyinleri de. Bilgiyle görürler, felsefeyle düşünür, mantıkla sorgularlar. Mustafa Kemal’in ışığı ile aydınlanır, bilim ve sanatla beslenirler.

Yabana atmayın onları. Toplumdan soyutlamayın. İnsanda düşünmeyi nasıl engelleyemezseniz, onlarda da özgürlüğü engelleyemezsiniz. Onların bilgisinden, görgüsünden, deneyiminden yararlanın. 65 yaş üstü gençlerin yaydığı ışıkla aydınlanın. Unutmayın, hiçbir gece sonsuza dek sürmez. Her gecenin bir sabahı vardır.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?