Adalet Birlik Partisi Bursa; “Bursa’nın Sorunlarını Sadece Biz çözeriz!”

Adalet Birlik Partisi Bursa; “Bursa’nın Sorunlarını Sadece Biz çözeriz!”

Adalet Birlik Partisi Bursa İl Olağan Kongresinde Deren Düzgün güven tazeledi. Kongreye; Genel Başkan İrfan Uzun; Genel Başkan Yardımcıları Furkan Turgut, Murat Yavuz, Necla Güvenal Piliççi, Nilüfer İlçe Başkanı Uğur Yavuz, Bursa Engelliler Kolu Başkanı Hayriye Garip, Aydınlık Demokrasi Partisi Sözcüsü Zafer Sicimoğlu ve partiler katıldı. İl Başkanı Deren Düzgün;  “Bursa metalden gıdaya, gıdadan tekstile birçok sektörde Türkiye’nin önemli şehirlerinden biri durumunda. Sanayinin gelişmesiyle birlikte yurdun birçok yerinden göç alan Bursa aldığı göçlerle birlikte büyümeye devam ediyor. Türkiye’nin en kirli havasında başlarda olan Bursa, büyümeye devam ederken çarpık kentleşmeyi ve doğa tahribatını da beraberinde getirdi. Yeşili ve bol suyu ile de bilinen şehir bu özelliğini her geçen gün yitirirken yerini suyu kirlenen yeşili betona dönen bir hal almış durumda.

Bu süreci doğru analiz edebilmek için ilk tartışılması gereken konu “Nasıl bir kent yönetimi?” sorusunu doğru yanıtlayabilmektir. Bu soruya doğru yanıt üretilmeden partiler veya adaylar üzerinden yapılacak tartışmaların önemi yok. Eğer seçilenler yine daha öncekiler gibi toplumdan, halktan, bilimden, akademiden uzak; ranta dayalı bir yönetim sürdüreceklerse adayın kim olduğunun da bir önemi kalmayacaktır. Bursa ülkemizin önemli sanayii kentlerinden biri olmakla birlikte bilinen adıyla “Yeşil Bursa’dır”. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde ifade ettiği gibi “Su’dan ibaret bir şehirdir.” Ama biraz yakından bakıldığında olumlu tanımların hepsini çoktan yitirmiş bir şehre dönütü. Bursa’da en önemli sorunların başında kentin ranta dayalı, doğal hayata ve insani ihtiyaçlarından uzak çarpık kentleşme var. Yıllardır halka sorulmadan ve halkın ihtiyaçlarından uzak yapılan plan değişiklikleriyle Bursa Ovası adım adım yapılaşmaya ve sanayiye açılmış, tarım alanları ve yeşil alanlar tamamen yok edildi. Kentin göbeğine hançer gibi saplanan Doğanbey TOKİ konutlarıyla da bu çarpık gelişmeye adeta tüy dikilmiştir. Bu çerçevede bugüne kadar yapılan yanlışın haddi hesabı yoktur. Uludağ’da izin verilen yapılaşmalar, Bursa Kent Meydanı’nın AVM’ye dönüştürülmesi, Bursa Ovasında izin verilen yapılaşma, Yunuseli Kum Ocakları ve çevresi, Yıldırım Kentsel Dönüşümü, BESOB’da orman alanının sanayiye açılması, Özlüce BİAPORT yapılaşması, Demirtaş’a Termik Santral Girişimi, Başköy Mermer Ocakları, Mudanya MRYLİA Antik Kentinin üzerine AVM yapılması gibi birçok alanda bu kente karşı kent suçu işlenmiştir. Yeşil Bursa artık yeşil olmaktan çıkıp Beton Bursa’ya dönüştü. Su’dan ibaret denilen kentin doğal su kaynakları su şirketlerine peşkeş çekilerek halkın elinden alındı. Bu saldırılara karşı Bursa’nın emekten, halktan, doğadan yana kurumları mücadele etmiş, kimi uygulamaların yapımını engellemiştir. Demirtaş’a Termik Santral yapımı şimdilik durduruldu. Başköy Mermer Ocakları konusunda verilen mücadele kazanıldı. Ancak kent suçları devam etmekte ve yapılacak daha çok işler var.

Yine Bursa’nın çözülemeyen bir ulaşım sorunu var. Her gün kentin her saatinde trafik sorunu yaşanıyor. İnsanları taşımak yerine araçları taşıma zihniyeti zaten sıkıntılı olan kent ulaşımını daha da çekilmez hale getirmiştir. Yönetenlerin bu soruna çözüm bulmak gibi bir niyeti de yok. Bursa aslında ülkemiz gibi sorunlar yumağı. Eğitiminden, sağlığa, çevreden, ulaşıma, kentleşmeden, güvenliğe ciddi sorunları var. İşte yerel yönetim seçimleri bu nedenle daha bir önemli hale gelmektedir. Bizler bu kentin sakini değil sahibiyiz. Kendi kendini yöneten, katılımcılığı benimseyen, sorunları toplumun katılımı ve mutabakatıyla çözmeyi hedef alan, şeffaf, hesap vermeye ve demokratik denetime açık, gücünü halktan alan bir yönetime ihtiyacımız var. Yerel yönetimler ayrım gözetmeksizin tüm hizmetlerin topluma eşit olarak sunulmasının aracı olmalıdır. Kentimiz sürekli göç alıyor. Bir arada yaşamı kolaylaştıran ve teşvik eden bir anlayışı olmalı. Belediyeler, yoksulluk, işsizlik, yaşlılık, engelliler, dezavantajlı grupların yaşamının iyileştirilmesinde işlev üstlenmelidir. İnsan onurunu rencide etmeden, yoksulluğun meşrulaştırılmasına izin vermeden ihtiyaç sahibi bireylerin barınma, ısınma, gıda gibi temel ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Kadınlar, gençler, yaşlılar ve çocukların sorunlarının çözümünde araç olmalıdır” AKP iktidarının geriletilmesi, halkçı bir belediyecilik anlayışının hayata geçirilmesi ancak bu iradeyle hayat bulabilir. Bu nedenle de her partiye ve kuruma ayrı ayrı sorumluluk düşmektedir. “Ben aday gösteriyorum sizde beni destekleyin” anlayışı kazandıran değil, güçleri bölen, ortak çalışma zeminini yok eden bir düşüncedir. Sorunu sadece oy vermeye indirgeyen anlayış yeni kayıplardan başka bir sonuç getirmeyecektir. Önümüzde bu iradeyi oluşturacak zamanımız ve gücümüz var. Sadece bu gücü açığa çıkaracak ortak bir iradeye ihtiyacımız var.” dedi.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?