Kar esareti!

Kar esareti!

Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz, Bursa’ya dün yağan yoğun kar yağışı sonrası yaşananları, geçmişle karşılaştıran bir yazı kaleme aldı…

Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz, Bursa’ya dün yağan yoğun kar yağışı sonrası yaşananları, geçmişle karşılaştıran bir yazı kaleme aldı…

Yılmaz, köşesinde şu ifadeleri kullandı:

Gece saat 01.30… Evimizin bulunduğu bölgede kar yağışı başladığında oturup bir süre izledik. Araçların üstünü hızla beyaza çeviren sert kar tanelerine pencerenin arkasından bakmak keyif.

Fakat…

Bursa gibi mega kentlerdeki yapılaşma ve kent yaşamından beklentiler karla gelen sorunları karşılamaya da, karla yaşamaya uygun değil.

O nedenle…

Sohbetlerde kar romantizmi yapanlar yollara çıkınca zor anlar yaşıyorlar.

Gece de öyle oldu…

Sıcak ortamdan kar yağışını izlerken, çocukluğumuzun kışları gözümüzün önüne geldi.

Bursa kent merkezi bugünkü gibi geniş alanda değildi. Daha küçük bir kent vardı. Hem nüfus, hem araç sayısı azdı. Kışları diz boyu kar olurdu. O karlara bata çıka okulumuza giderdik.

Geceleri ana caddelerde aileler kızakla kaymaya çıkarlardı. Kadınlı-erkekli gruplar merdiven, çamaşır teknesi gibi ellerine geçenlerle yokuş yollarda kayardı. Araç sayısı az olduğu için yollar boş kaldığından risk yaşanmazdı.

Bugün…

Hem alan olarak, hem nüfus olarak çok büyük bir Bursa var. Her alanda beklentiler değişti. Trafik diye yaşamı durduran bir sorumuz oldu.

Nitekim…

Dün sabah yine öyle oldu. Gece yağarken romantik gözüken kar, sabah buza dönünce koca bir kentte esarete yol açtı. Araçlar yollarda kaydı, insanlar ana yollara ulaşamadılar. Servis araçları gelemeyince işe gidişler aksadı.

Kentin her yanında trafik kilitlendi, adım atılamaz oldu.

Her sabah saat 07.30’da servisine binip işine giden bir dostumuzla konuşurken, “Saat 09.00 oldu daha servise yeni binebildim” dedi. O servislerin işyerlerine ulaşması öğleyi buldu.

Kısacası…

Kar romantizmi yaparken, “Şöyle lapa lapa kar yağsa, her yer bembeyaz olsa da seyretsek” diyoruz, ama kar yağınca kent esareti yaşıyoruz.

Üstelik…

Kim ne kadar hazır olduğunu söylese de, kentin kurumları da kara-buza saplanıp kalınca romantizm bitiyor, günlük yaşam felç oluyor.

Çünkü…

Günümüz kent anlayışı bu sorunları çözemiyor.

Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’ın yazısının tamamı için tıklayın… 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?