BÜYÜMEK ACI VERİR

BÜYÜMEK ACI VERİR

BÜYÜMEK Mİ? NEDİR O?

Herkes, her şey büyümek ister. Çocuklar, büyümek ister. Ağaçlar, çiçekler, böcekler büyümek ister. Ağaçların, çiçeklerin büyümesi için suya gereksinim duyulur. Çiçekler, su ister. Sulandıkça  büyürler. “Diktiğimiz çiçekler çabuk büyüdü” deriz; seviniriz. Çocuklar da büyümek ister. Büyüyünce sevinirler.

Birinden söz ederken “O, küçük bir köyde doğup büyümüştü” diye başlarız yaşam öyküsünü anlatmaya. “Büyüklük sende kalsın” diyerek birilerini hoşgörülü olmaya , bağışlayıcı olmaya çağırırız. Bir sporcuya, bir sanatçıya, bir arkadaşımıza ” çok büyüksün” derken onu överiz, yüceltiriz. Kimileri için de ” büyüklenme padişahım, senden büyük Tanrı var” söylemiyle kibirlenmenin olumsuzluğunu anlatırız.  Hem olumlu hem olumsuz yanları vardır büyüklenmenin.

Çocukken herşeyin sahibi olmak için büyümek isterdik. Büyüdük, şimdi her şeyden uzak kalmak için hep çocuk kalmak istiyoruz. Bir de tanıdıkça büyüyenler olduğu gibi tanıdıkça küçülenler de var.

Ünlü ozanımız Turgut Uyar; ” Düşünüyorum da biz, büyüyerek çocukluk etmişiz” diyerek farklı bir bakış açısı getirir. Sahi size büyümek isteyip istemediğinizi soran oldu mu hiç?  ” Büyüyünce ne olacaksın? ” diye sorarlar hep. Keşke bana soran olsaydı. Arada bir çocukluk etmeyeceksen büyümenin bir anlamı yok.

Nedir  öyleyse büyümek? Anlamı nedir? Büyümek , güzel bir şey midir? Sözlüklerde  “eskisinden daha büyük bir duruma gelmek”, diye tanımlanabilir.  Bu gerçek anlamıdır. Gelişmek, yetişmek gibi anlamları da vardır.

Doğal olarak ülkeler de büyürler. Büyümeyle övünürler. Devlet büyükleri, ülkeleri yönetenler , zaman zaman büyüme oranlarını açıklarlar. Bunu bir  övünme aracı yaparlar. Başarılı olduklarını ileri sürerler. Gerçek böyle midir? Ekonomik büyüme denilince, usumuza erinç, mutluluk, huzur, gelirimizin artması mı gelir?

Birkaç gün önce bir yetkilimiz,  yetkili kurumumuz (TÜİK),  ülkemizin %6,7 oranında büyüdüğümüzü övünerek açıkladı. Sandık ki tüm çalışanların geliri arttı. Herkes mutlu, herkes huzurlu . Herkesin yüzü gülüyor. Çevremize bakındık. Haberleri izledik. Meğerse biz yanlış anlamışız büyümeyi. Ülkemizin borç tutarı artmış. Doğmamış çocuklarımız bile borçlandırılmış yabancı ülkelere.  Covid 19’a yakalananların ve bu salgından ölenlerin sayısı artmış. Salgınla mücadelede en başarılı ülke iken, yabancılara sağlık malzemesi yardımı yaparken hasta ve ölüm sayılarında birinci sıraya yükselmişiz. Hastanelerde ve mezarlıklarda yer kalmamış.

İşsizlik , işsiz kalanlar artmış. Özellikle yüksek öğrenim gören işsiz  gençlerin oranı daha yüksekmiş. Genç işsizlerin günden güne artışına tanık olmaktayız. İşyerleri kapalı. Üretim durmuş. İnsanlarımız “askıda ekmek” kampanyasına muhtaç olmuş.

Köylümüz, borç batağına saplanmış. Borçlarından dolayı üretim araçlarına (traktör, biçerdöver vb.) haciz gelmiş, el konulmuş. Üretim durmuş. Yiyecek ekmeğimizi, hayvanların yemini dış ülkelerden almak durumunda kalmışız.

Eğitim, evlere şenlik. Uzaktan eğitim adıyla anılan yöntemle çocuklarımız okula, öğretmenine , eğitime uzak kalmışlar. Okul yerine yerleşim yerlerinden uzaklara , dağlara , tepelere gitmişler. Eğitim olanaklarından yararlanan ayrıcalıklı çocuklarla kırsalda ve varoşlarda yaşayan çocuklar arasındaki uçurum büyümüş.

Özetle haksızlık büyümüş, adaletsizlik büyümüş, işsizlik büyümüş,  Dış borçlar büyümüş. Eve ekmek götüremeyen babalar, süt içemeden büyüyen çocuklar çoğalmış.

Durum o kadar da kötü değil elbette. Çok da acınacak durumda değiliz. Örneğin yap- işlet yöntemiyle iş yapan müteahhitlerin gelirleri büyümüş. Kimi devlet yöneticilerinin konakları, konakladıkları evler büyümüş. Bindikleri araçların boyutları, markaları, ederleri büyümüş. Burunları büyümüş. Kibirden, böbürlenmeden yanlarına varılamaz olmuş.

Deprem büyüklüğü var bir de. O konuda da farklı açıklamalar yapılır: Kimisi der 6,9 , kimisi der 6,6. Hangisi doğru, hangisi gerçek bilinmez. Her kafadan ayrı bir ses çıkar. Sonunda karar verilir: İkisinin de açıklanmasında sakınca yoktur.

Demek ki birileri için büyümek buymuş. Halkın anladığı büyümek ile yönetenlerin anladığı büyümek farklıymış. İnsanın büyüdükçe mi artıyor dertleri?  Yoksa insan , büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri?

Büyümek hiç istemedim ben. Büyüdükçe insanlar daha az gülüyor. Çocuk olmanın en güzel  yanı ,  dilediğin zaman ağlayabilmektir. Büyüdükçe insanlar, gizli gizli ağlıyorlar.  İşten çıkarılanlar ağlıyor, iş bulamadan eve dönenler ağlıyor. Çocuğunun isteğini yerine getiremeyen babalar ağlıyor.

Çocuk olsam yeniden. Bir tek düştüğüm zaman acısa içim. Ve kalbim; çok koştuğum için çarpsa sadece. Ama yüreğim, işçiler için çarpıyor, emekçiler için çarpıyor, hastalar için, sağlık çalışanları için, işsiz gençler için çarpıyor.

Büyümek, hiç de güzel bir düşünce değilmiş. Büyümenin kötü bir şey olduğunu kimse söylemedi bana. Sözlerimi yine ünlü ozanımız Turgut Uyar’ın dizeleriyle bitireyim;

Sana diyeceğim şu ki küçüğüm; büyüme! Hayat seni de mahveder.”

Uslanma hiç ,hep deli kal. Büyüme sakın , hep çocuk kal!

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?