Madene değil, Atık Barajına ve Fabrikaya Karşıyız…

Madene değil, Atık Barajına ve Fabrikaya Karşıyız…

Yenişehir’in Kirazlıyayla Köyü’nde maden şirketi tarafından yapılmak istenen atık barajına tepki gösteren ve gözaltına alınanlardan olan Gülizar Canbaz, Saniye Karasu, Hatice Kara ve Nermin Çetin yaşanan olayları gazetemize anlattı.

Mağdur köylü kadınlar; “3 ay önce ağaç kesiliyor diye duyduk. Sabahın erken saatlerinde ağaç katliamı başlamıştı. Kesilmesin diye oraya bütün köy gitti ama durmadı. Onlar izin aldıklarını söylediler. Ramazan ayında tekrar başladılar. Biz tekrar oraya gittik, gece gündüz orada bekledik. Ama çevik kuvvet bizi bölgeye salmadı. Muhtar bizimle değil. Muhtar evinde, şirketin o yatırımı yapmasından yana. Kesinlikle bir açıklama yapmadı. Biz de zaten madene karşı değiliz. Atık barajına karşıyız. Maden çıkarılsın, fabrikaya karşıyız. Madeni çıkarsınlar, alsınlar götürsünler, işlesinler. Biz asla devletin çıkardığı madene karşı değiliz. Biz sadece fabrika istemiyoruz. 10 tane çeşmemiz vardı, hepsi gitti. Göletimiz vardı oradan meyvemizi sebzemizi suluyorduk, hepsi gitti. Su çekildi. Şirket yetkililerinden hiçkimse bizimle irtibata geçmedi. Köylü konuşmak istedi ama bize hiç anlatılmadı. ‘Siz ne yaparsanız yapın o fabrika oraya yapılacak’ diyorlar. Orada fabrika yapılması sağlığımızı tehdit ediyor. Biz Kirazlıyayla’da. Köyümüz cennet gibi, yemyeşil.

Niye böyle güzel köyümüze fabrika yapılsın? Madene hiç kimse karşı değil. Bu konuyu şikayet etmek için Ankara’ya kadar gittik. Maalesef sonuç alamadık. Ak Parti’den hiçbir milletvekili köyümüze gelmedi. Çevre Günü’müzde de davet ettik, gelmediler. Biz o köyde yaşıyoruz, gelsinler, bu durumu görsünler. Orada o kadar büyük bir ağaç katliamı oluyor ki, daha da olacak yani. Şu ana kadar 150-200 ağaç kesildi. Orası o kadar güzel bir yer ki gelen gören hayran kalıyor. Onca yer varken neden orada? Biz bunu anlayamıyoruz. Biz sadece fabrikayı istemiyoruz. İlla ki yapılacaksa bir ortak yol bulunsun. Başka bir yere yapılsın. Köyümüzün en güzel yerine yapılmasın.  Çevre Günü’müzü kutladık. ‘Toprağıma, suyuma dokunma ‘ dedik. Biz mikseri durdurmaya gittik. Şirket görevlisiyle karşılaştık. Bizim göletimizi kirletiyor dedik. Ertesi günün sabahında gözaltına alındık. Bizi, o adamı darp etmekle suçladılar. Ben bu suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Bizden izinsiz bizim videolarımızı çekmeye çalıştılar. Ne yapalım? Toprağımızı savunmayalım mı?

Ben karakolun kapısının nasıl açıldığını dahi bilmem. İlk defa öyle bir şey yaşadım. Orada da kendimize hakim olamadık, ağladık. Haksızlığa uğradığımız için bizim çok zorumuza gitti. Biz karakola gidip sadece ifade vereceğimizi sanıyorduk. Oradan savcılığa sevk edildik. Avukatlarımız gelmese biz orada kalacaktık. Biz üç aydır mahkeme bekliyoruz. Üç aydan beri mahkemeler açılmadı da o gün bize niye açıldı? Adam yaralama yok, ölüm yok. Toprağıma, suyuma dokunma dedik, gözaltına alındık. Kesinlikle köyümüzü o şirkete vermeyeceğiz. Biz yeraltı zenginliklerinin çıkartılmasına neden karşı olalım ki? Biz asla yılmayacağız. Benim çocuklarım annesiz babasız büyüyebilir ama vatansız, topraksız büyüyemez. Kendimizden eminiz, hiçbir şey yapmadık ama oraya neden götürüldüğümüzü de bilmiyoruz. Ondan dolayı bayağı korktuk. Oradaki adam darp edilmiş. Raporda öyle yazıyormuş. Darp raporunu parayla aldı o. Hiçbir sorunu yok. O gün karakola gelip ifade verdi. Ben zaten o şahsı yolda görsem tanımam. Belediye başkanını köyümüze davet ettik ama gelmedi. Köyümüze gelsinler, bizim orada yaşadıklarımızı görsünler o zaman karar versinler. Birçok kişiden destek gördük. Hepsinde teşekkür ediyoruz.”

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?