‘’Üretimin Önünün Açılması Lazım’’

‘’Üretimin Önünün Açılması Lazım’’

Uludağ OSB Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Aydın Türkiye’deki sanayi ve üretim faaliyetlerini değerlendirdi.

Türkiye’de normalleşme sürecine geçilmesi ile sanayi ve üretim alanında yapılması gerekenleri değerlendiren Yunus Aydın ‘’Devlet yönetimi her tarafı dengelemek mecburiyetinde. AVM’lerin açılması eleştiriliyor. Özellikle insanların birbirleriyle sosyal mesafeleriyle endişeleri herkes düşünce olarak ortaya koyuyor. Fakat asıl problem AVM’lerdeki işyeri sahiplerinin kiralarını nasıl ödeyeceği, asıl problem orada çalışan insanların maaşlarının nasıl ödeneceği. İşyerlerinin açılmasına alternatif olarak devletin bu işyerlerinin kirasını ve çalışanların maaşlarını ödemesi söylenebilir ama bu da devlet için, hele Türkiye Cumhuriyeti için çok büyük bir yük. Bu yükü kaldıracak durumda değil ülke. Sosyal mesafeyi ortaya koyarken sadece işyerleri olarak düşünmememiz lazım. Caddelere baktığımız zaman binlerce insan hiç sosyal mesafeyi düşünmüyor. Maalesef sokak görüntüleri hoş değil, inşallah bedelini ödemeyiz. İhtacatçımız çağımızın Alperenleridir. İhracatçılarımızın önünün açılması lazım. Ülkemizin bu sıkıntılı günde bile tek kurtuluşu üretimdir. Üretim olursa ihracat olur, ihracat olursa ülkemiz rahatlar. Sanayicinin desteklenmesi demek, sanayici çalışanına yansıtacak, özellikle çalışan firmalar üretimini durdurmayacak. Sosyal tedbirler gereği maliyet ister istemez yükseliyor çünkü çalışanların tamamını çalıştıramıyorsunuz. Fabrikadaki sosyal mesafeyi koruyacağım diye bazı banklar mecburen devre dışı bırakılmak durumunda kalınıyor. Bu da haftalık üretim miktarlarının yüzde ellilere kadar düşmesine sebebiyet veriyor. Maliyet hesaplarında olumsuz etkenler ortaya çıkıyor. Organize sanayi bölgelerinde çalışmanın oranı, tüketilen elektrik ve doğalgazın oranları her şeyi ortaya koyuyor. Elektrik ve doğalgaz tüketimi yüzde yüzden, yüzde yirmi sekize düştüyse bu yaklaşık olarak ortada yüzde yetmiş ikilik bir kayıp var demektir. Sanayicimizin desteklenmesini ben anlatırken özellikle mevcut doğalgaz ve elektrik fiyatlarının sabitlenmesini çözüm olarak ortaya koyuyorum. Dolaylı yansımalardan ötürü anormal bir yüzde 40-50-60’lara varan fiyat artışları olumsuz etkiliyor. Bu organize sanayi bölgelerini corona virüs kadar sıkıntıya düşüren bir konu. Uludağ OSB olarak kapasitemizin yüzde 40’ını geçemedik. Bir ülke için ekonomideki en büyük etken üretim. Üretimin önünün açılması lazım. Üretimin önü açılmazsa yarın başka sıkıntılar doğurur. Virüsle mücadele iyiye doğru gidiyor. Geçen günlerdeki mücadelenin gelecekte de devam etmesi gerekiyor. Ama virüs kadar üretimin önünün açılmasıyla ilgili mücadele şart. Bu da yapılması lazım. Çünkü üretim olmazsa yarın vatandaşların ekonomik sıkıntıları virüsü unutturur. Caddelerdeki insanların niye caddelerde dolaştığının yorumunu yapmıyorum. Ama özellikle 20 yaş altının dışarıya çıkarılmamasıyla ilgili uygulama bence doğru bir uygulama. Çünkü genç jenerasyonun kanı hızlı akıyor, enerji yüklü, onu aktarması lazım. O yaşları hepimiz yaşadık, dünyayı toz pembe görüyorsunuz. Vatandaşlarımızın evden çıkıp nefes almaya giderken tehlikeye gittiğinin farkında olması lazım. Sosyal mesafeye dikkat edilmesi lazım. Caddelerde insanlar birbirleriyle sarmaş dolaş, kol kola, el ele. Yani bu görüntüler hoş değil. Özellikle şehrin ekonomik seviyesi biraz daha aşağıda olan semtler ve mahallelerde daha samimi ortamlar var. Bu samimi ortamlardan daha fazla uzak durması gerekenler daha samimi, ekonomik olarak durumu daha iyi olan insanlar daha fazla dikkat ediyor. Biraz burada insanımızın kendini de sorgulaması lazım.’’ Şeklinde konuştu.

‘’Yeni bir dünya düzeni olacak’’

Yunus Aydın ‘’Bizim organize sanayi bölgesinde kimse işten çıkarma yapmadı. Kimse çıkarılmadı, bu arada Çalışma Bakanlığı’nın da bu konuda destekleri var. Yüzde 30-40’larda çalışan bir sanayi bölgesindeki çalışmayan işçilere devletin kısa dönem ödeneği olarak ödediği bir maaş var. Ama bunun dışında da ondan sonrası çok önemli. İşletmelerin ayakta durabilmesi gerekiyor ki işçisine maaşını ödeyebilsin. Eğer ayakta duramazsa ne yapacak? Onun için söylüyorum. Şu dönem sağlık açısından sıkıntılı bir dönem ama asıl sıkıntı gelecekte ekonomik ve sosyal problemler olarak yükler hem çalışana hem de işverene binecek. Üretimin önünün kesinlikle açılması lazım. Üretimdeki olumsuz etkenlerin de şu an durdurulması lazım. Özellikle iş gücünün çok ucuz olmasından ötürü dünyadaki büyük firmalar üretimlerini Çin’e yönlendirmiştir. Türkiye’de de bazı firmalar bunu yapmıştır. Aslında bütün devletler bugün geçmişte yapılan hataların muhasebesini yapıyor. Gelecekte her ülke sıkıntılı günde hammadde üretiminin Türkiye’de acil durumda ihtiyacı karşılayacak kadar, üretim miktarını koruyacak tesislerin ayakta tutulması gerektiğini herhalde düşünecek. Aynı şeyi ABD de, Almanya da, Fransa da, İtalya da düşünecek, bütün dünya düşünecek. Bir ülkeye endeksli dünya üretimi olmamalı. Yeni bir dünya düzeni olacak. Bu yeni dünya düzeninde Türkiye nerede rolünü alacak? O önemli. İhracatçının önü açılırsa Türkiye yeni dünya düzeninin parlayan yıldızı olabilir. Hammaddeyle ilgili geçmişte üretim tesislerimiz vardı. Çin’le rekabet edemedikleri için o tesislerin çoğu sektör değiştirdi. ABD ve Batı’daki bazı devletler üretimde destekleme yapıyor. Devlet politikamızın doğru yapılması lazım, iyi planlama lazım, her şeyden önce planlama lazım. İyi bir planlama yaparsak, ihracatın önü açılırsa, üretimin içinde hammadde ihtiyacının önü açılırsa Türkiye’nin önü açık, geleceği çok parlak olur. Teknolojik gelişmeyi takip etmek ülke için kaçınılmaz. İş dünyası için de kaçınılmaz. Çünkü pazar Bursa da değil Türkiye de değil. Pazar bütün dünya. Dijitalleşmede de dünyadaki gelişmelere ayak uydurmamız lazım. Kamunun da buna ayak uydurması lazım. Bundan sonraki dönemde dünyadaki bir yığın pazarlama çok önemli. Almanya, İngiltere, Fransa’da şirketlere baktığımız zaman 200-300 yıllık şirketler var. Türkiye’de daha şirketlerin ömrü ortalama 10 yılın üstünde değil. Üretimi Türkiye Cumhuriyet ile beraber tanıdı. Özellikle 80’li yıllarda üretimin önü açıldı ve dünyayla rekabet edebilir hale geldik. Markalaşmada da bunu başaracağımıza inanıyorum. Yabancı markalar size iş verdiği sürece fabrikanız iş yapacak. Ucuz iş gücünün etkin olduğu ülkeler devreye girdikçe Türkiye’de geçmişte kapatılan, üretimi durdurulan hammadde üretimi gibi bazı sektörler gibi yarın tekstil de Türkiye’den göç edecek sektörler arasına girebilir. Markalaşma hem Türkiye’nin üretiminin devam etmesi hem de ucuz malın üretildiği diğer ülkelerde Türk mallarının üretilmesi demek olacaktır. Markalaşmayı öyle veya böyle halletmemiz lazım. Bu çok önemli. Ülkemizde beyin göçü neden oluyor diye muhasebemizi yapmamız lazım. Eğitim kalitesi çok önemli. Eğitime bir standart oluşturulması lazım. Eğitimde her üç-beş yılda bir sistem denenmemeli. Bir sistem temel olmalı ancak gelişim ona ayak uydurmalı. Teknik eğitimin önü açılmalı diye düşünüyorum. Türkiye’nin kurtuluşu teknik eğitimde.’’ Şeklinde konuştu.

Yüz Yıllık Farkındalık Projesi

Yunus Aydın ’’Yüz Yıllık Farkındalık Projesi bir sosyal projeydi. O sosyal projede Meclis’in 1920 yılındaki kuruluşundaki ilk milletvekillerinin tanıtımı, 1920’den 2020’ye yüz yıllık bir dönem geçti. Bu dönemde özellikle ahde vefaya değer veren bir toplumuz. Geçmişte hizmet eden insanları unutmamamız lazım. Bu insanların özellikle hizmetlerini gelecek nesillere anlatmamız lazım. Bununla ilgili çalışmalar vardı. Fakat corona virüsten ötürü aksaklıklar oldu. İnşallah virüs tehlikesini atlattıktan sonra sosyal medyada, medyada ve her türlü ortamda anlatmamız lazım. Özellikle genç jenerasyona geçmişi anlatmamız lazım. Çünkü Türkiye’de hala bazı şeylerin bilinme oranı çok düşük. 1920’deki ilk mecliste kimlerin olduğunu çok bilen de yok. Bilenlerin özellikle genç jenerasyona anlatması şart. İlk meclisteki kadınlarımızı da bilmemiz lazım. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün bu millete neler verdiğini çok iyi anlatmak lazım.’’ dedi.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?