‘’Fuarcılık Aynı Zamanda Turizmdir’’

‘’Fuarcılık Aynı Zamanda Turizmdir’’

Network Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Eker fuarcılık sektörü hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Bursa’da yaptıkları fuarcılık faaliyetlerinden söz eden Hasan Eker ‘’Dünya tarihinde şu ana kadar 15 tane pandemi olmuş ve pazar yeri yani market dediğimiz konu bundan binlerce yıl önce varmış hala da var. Teknolojik gelişmeler oluyor, görsel toplantılar, görsel kongreler, görsel fuarlar da çok konuşulmaya başlandı. Fakat hiçbir şey fiziksel temasın yerine geçmiyor çünkü fuarcılığın bir turizm tarafı da var. Yani gittiğiniz yerdeki hava değişikliği ve turizm faaliyetine katılmak gibi de bir gerçekliği var. Ayrıca biz sosyal insanlarız. Yüz yüze görüşmek, temas etmek özellikle fuarcılıkta… Mesela gıda fuarını ele alalım; tadına, lezzetine bakmadan, kokusunu hissetmeden bir gıda fuarı ekrandan olabilir mi? Ayrıca orada konuşmak, karşısındaki tartmak, ticarette güven unsuru çok önemli. Görsel ortamda bu güveni pek sağlayamayız. Kalabalık anlamında hijyene daha çok dikkat edeceğiz, herkes daha çok öpüşmeyecek, kişisel temizliğe dikkat edeceğiz, kişisel mesafelere bundan sonra daha fazla dikkat edeceğiz. Bu fuarlar belki hemen eski rakamlarına ulaşmaz, eylülden itibaren fuarlar başlar, çok kalabalık olmaz ama her geçen yıl tekrar eski durumlarına gelir. Yüzde 5-10 gibi bir değişiklik olur diye düşünüyorum. Aşırı hassas, titiz insanlar belki görsel fuarlara kayarlar. Fuarlar görüşme, randevu yerleridir. Orada randevu verirsiniz ve yüz yüze konuşursunuz. Kişisel ilişki de çok önemli ticarette. Türkiye’de fuarcılığın lideri İstanbul. Her yıl İstanbul’da 200’ün üzerinde fuarlar yapılıyor. Ardından yaklaşık 30 fuarla Ankara ve Antalya geliyor, onları Konya ve Gazi Antep takip ediyor. Bursa yıllık 10 fuarla onuncu sıradaydı. Son yıllarda Bursa Ticaret ve Sanayi odası fuarlara çok önem veriyor. Biz de network fuarcılık Bursa merkezli bir firma olarak taşın altına elimizi koyduk. Bu işe girişimiz ticari olarak burada büyük bir pasta var, çok büyük bir açık var diyerek olmadı. Bursa sevdalısı, Bursa’nın yerlisi bir işadamı olarak yıllarca kongre ve fuarcılık anlamında bir firma olarak Merinos Kongre Merkezi’nin özellikle aktif kullanılması yönünde bir baskı vardı. Bizim BTSO’dan farkımız girişimci olarak kendi sermayemizle, aldığımız kendi finansal riskle bu işin içine girmiş durumdayız. Son üç yılda Bursa’ya beş fuar kazandırdık. Bursa’ya verdiğimiz bu katkıdan dolayı mutluyuz. Biz fuar için gittiğimizde bütün sektörler bize müşteri getirebilecek misiniz diyorlar. Fakat ayakkabıcılar siz yapmanız gerekeni yapmışsınız, biz hiç müşteri beklemiyoruz ve kırk firma olarak katılıyoruz dediler. Biz de çok mutlu olduk. Kadın ayakkabı sektöründe Genç Osman’da çok küçük işletmeler var.

Bu küçük işletmelerin hepsi katıldı ve fuara yaklaşık 2000 kişi geldi. Bunların 400-500’ü alıcıydı. Ardından 6 ay sonra tekrar yapalım dedik. Sonrasında yaptık ve şunu yaşamaya başladık ve ayakkabı firmalarının sipariş yetiştiremedikleri için fuara katılamadığını gördük. 8 yıldır Bursa’dan ayakkabı almaya gelmeyen tüccarlar, toptancılar ayakkabı almaya gelmişler. Genç Osman’daki o küçük bazı ayakkabıcıların kapasite yetmediği için daha büyük alanlara taşınma girişimleri oldu. Daha büyük bir ayakkabıcılar sanayi sitesi olacak, ileride ayakkabı organize sanayi bölgesi olacak. Bunun olmasında en önemli etkenlerden bir tanesi sektörün gücü ama bu düzenlediğimiz fuar da bunun ana unsurlarından bir tanesi olacak. Ayakkabının üst bölgesine saya denir. Bunu hala makineler yapamıyor ve elle yapılıyor. Bursa’da şu anda yüzlerce saya ustası var. Eğer ayakkabı sektörü Bursa’da biterse saya ustaları bittiği zaman sektör bitiyor. Şimdi bu sayacılar yeni insan yetiştirecek, insanlar işsiz kalmayacak. Ve sektör büyüyecek. Şu anda ayakkabı sektöründe dünyada güçlü ülkelerden bir tanesiyiz. Çin’deki mağazalarda Bursa’da üretilen ayakkabı satılıyor. Bir çok ünlü marka ayakkabısını Bursa’da yaptırıyor. Fuarcılık ülke ekonomisine çok faydalı. Fuarcılık aslında bir turizm. Yurtdışından insanları getiriyoruz, ülkemizi gezdiriyoruz, onlara ulaşım ve konaklama parası harcattırıyoruz hem de onlara mal satıyoruz. Biz de Bursa’da fuarcılığın gelişmesi için elimizden geleni yapıyoruz.’’ ifadelerini kullandı.

‘’Bankalar vakıf değildir’’

Hasan Eker ‘’Covid-19 çok tecrübe edinmemize olanak sağladı. Bundan ders çıkarmalıyız. Öz sermaye ile öz kaynaklara çok önem vermemiz lazım. Kredi kullanmak faydalı olabilir ama bankalar vakıf değil, kar amaçlı kurulmuş şirketler. Sektörün bunu bilmesi lazım. Biz bulunduğumuz coğrafi konum itibariyle deprem bölgesindeyiz, Orta Doğu’da savaş bölgesindeyiz, terör bölgesindeyiz. Ekonomik olarak çok güçlü bir ülkeyiz fakat kırılgan yapılarımız var. Ekonomimizi daha sağlamlaştırmamız lazım. Covid-19 ilk değil, dünyada daha önce 15 kadar pandemi olmuş. Biz özel sektör olarak öz sermayemizi güçlü tutmamız lazım. Sanki bir yıl iş yapamayacakmış gibi finansımızın kenarda her zaman hazır olması lazım. Hükümetimizin de her zaman böyle krizler olabilir diye yedek akçesi olması ayrıca sektörü de desteklemesi lazım. Buradan en çok etkilenen personeller olacak. Aynı fırtınayı yaşıyoruz ve hepimiz aynı gemideyiz. Açıkçası ülke bence özel sektör ile ayakta duruyor.

 

Bu işin atardamarı özel sektör. Çünkü özel sektör ihracat yapmazsa, yurtdışından Türkiye’ye döviz getiremezse, ülkeye para girmezse hepimiz aç kalırız. Ülkemiz serbest piyasa ekonomisi seçmiş. Bu ekonominin temel taşı girişimcidir. Özel sektör bittiği anda ne devlete vergi gelir ne de işçilerin parası ödenir. Hayat yaşam ve sağlık mücadelesiyle geçiyor. Hayat bu mücadele içerisinde keyif almak, sağlıklı kalabilmek meselesi. Biz çalıştığımız, ürettiğimiz, alın teri ile bu toprağı ıslattığımız sürece hiçbir zaman kötü bir duruma düşmeyiz diye düşünüyorum. Bu pandemi döneminde özellikle Sağlık Bakanı’nın olayı yönetimini çok başarılı buldum. Sürekli bilgilendirme yapması, pozitif yaklaşımı bu anlamda ülkenin ihtiyacı olan bir konuydu. Hatta cumhurbaşkanımızın da bu konuyu sağlık bakanımızın kontrolüne bırakması doğru bir karardı. Sokağa çıkma yasağı konusunda biraz geç kalındı. Bu da bence olayın negatif yanıydı. İstatistiklere göre bir çok ülkeye göre daha az hasarla atlatacağız gibi duruyor. Kısa çalışma ödeneği birçok firmayı rahatlattı. 5 Mayıs’a kadar bu ücretler herkesin beklendiği gibi ödenirse bu kısa çalışma konusu doğru bir şey olacak. Olumsuz taraflar da var. En çok etkilenen sektörlerin başında turizm sektörü geliyor. Turizmcilerin içerisinde en çok seyahat acenteleri geliyor. Seyahat acenteleri piyasa açıldığında bunun meyvesini altı ay sonra toplayabilecek. Şu anda berber, kuaför esnafımız kan ağlıyor, AVM’ler, kafeler kapalı. Bunlar yeterince desteklenmedi, çok zor durumda kaldıklarını düşünüyorum. Biz seyahat acenteleri olarak devletten para değil de, devlet bazı şeyleri almasın diyoruz. Turizm ajans vergisini almayın diyoruz. Bizden bir yıl stopaj almayın diyoruz. SGK vergisi stopajı almayın diyoruz. Kira stopajlarını almayın diyoruz. Vermeyin ama en azından bazı şeyleri almayın diyoruz. Kredilerin de ödemesi bir yıl sonra başlasın diyoruz. Bankalar da riskli gördükleri işletmelere kredi vermiyorlar. Bizim sektörde ana sıkıntılar bunlar.’’ dedi.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?