Süs Bitkileri Sektörü Kan Ağlıyor

Süs Bitkileri Sektörü Kan Ağlıyor

Süs Bitkileri Üreticileri Birliği (SÜSBİR) Başkanı Ahmet Dündar ekim dönemine gelen corona virüsü salgını sonrasında 500 bin kişiyi ilgilendiren bir sektör olan süs bitkileri sektörünün yaşadığı sıkıntıları ve geleceğe dair beklentilerini anlattı.

Ahmet Dündar süs bitkileri sektörünün yaşadığı sıkıntılar hakkında ‘’Corona sadece ülkemizin değil bütün dünyanın başına gelen bir sıkıntı. Bunun insanlarımızın sağlığını, hayatını riske etmesi kadar sonrasında da hepimizi ilgilendirecek ekonomik zararları söz konusu. Şu anda sektörümüz bir noktada kan ağlamaya başladı diyebiliriz. Özellikle kesme çiçek ve mevsimlik çiçek üreticilerimiz. Mevsimlik çiçekler aylarca uğraşılıp, emek verilip bir buçuk, iki ayda satılması gereken çiçeklerdir. Üreticimiz bir yıl boyunca yapmış olduğu masrafları, bir buçuk-iki aylık satış sürecinde karşılaması gerekiyor. Ancak şu günlerin bizim satış sezonumuzla çakışmasından dolayı ülkemizin durumu ortada. Hepimiz bunu görüyor, bizzat yaşıyoruz. Önce insanımızın canı. Biz burada çiçekleri değil, bu alanda geçimini sağlayan yüz binlerce insanın geçimini konuşuyoruz. Bu süreci tabii ki de atlatacağız. Ancak bir yıl boyunca üretimini yapıp ürünlerini satamayan üreticilerimizi çok zor günler bekliyor. Borçlandıkları işletmelere, aldıkları kredilere karşı hepsi çaresiz durumda bekliyor. Kısacası sektör kan ağlıyor. Herkes bir arayış içinde. İnsanlar canının yanında geçimlerini de düşünüyor. Çiçek insanlar için zaruri bir ihtiyaç olarak görülmeyebilir. Ancak burada zaruri olan bir şey var: Bu sektörden geçinen yüz binlerce insanın çocukları, aileleri var. Bizim sektörümüzün içinde bulunduğu zor durumu en iyi bu cümleler anlatıyor diye düşünüyorum. Üreticimizin aylarca emek verdiği ürünler Türkiye’yi de ilgilendiriyor, biz de sektör olarak bu halkalardan biriyiz. Bu halkaların hiçbirinin kopmaması gerekiyor. Bu musibet atlatıldıktan sonra Türkiye’de tekrar normalleşmeye dönebilmemiz için sektörlerimizin mümkün olan en az tahribatla bu süreçten çıkması gerekiyor. Bizim işçilerimiz kaygılı çünkü ürettikleri çiçekler satılamazsa onlar da işsiz kalacak. Onların işsiz kalması ailelerinin geçimini sağlayamamaları demek. Hepimiz aynı gemideysek, bu geminin hiçbir noktasından su almaması gerekiyor. Sektörün sahiplenilerek gereken destekleri bugünden görmesi gerekiyor. Yoksa sonrasında bu işler için geç kalınmış olur.’’ dedi.

‘’Üreticilerimiz desteklenmeli’’

Süs bitkisi üreticiliğinin tarımın içindeki konumu ve yan sektörlere etkisini de değerlendiren Ahmet Dündar, bu konuda yapılabilecek çözüm önerilerini belirtirken ‘’Bizim tedarikçilerimiz, girdilerimizi üreten sektörler, ürünlerimizi bizden sonra pazara sunan bizden sonraki satış halkasını oluşturan yüzlerce binlerce fidanlıklarımız var. Bu kişiler şu anda kara kara düşünüyor. Bunlardan sonra bunu alıp uygulayan peyzajcılarımız var. Süs bitkileri tarımın içinde üretimiyle, istihdamıyla, Türkiye ekonomisine katkısıyla yeri doldurulamayacak büyüklükte bir sektör. Bunun göz ardı edilmemesi gerekiyor. Milyonlarca bitkimiz elimizde kaldı. Bu şekilde gidecek olursa zararımız bir milyar lirayı aşacak. Bizim piyasa değerimiz altı milyar lira değerinde. Mevsimlik süs bitkilerinin toplam hacmi bir milyar liranın üzerinde. Bu para üreticilerin parası değil. Banka kredilerinin ortaya getirdiği bir değer. Bu değerin paraya dönüşüp gereken yerlere ödenmesi lazım. Türkiye’de tarım sektörünün işleyişi böyledir: İşçi aylarca emek verir, ürününü üretir. Ürününü sattıktan sonra geliriyle borçlarını öder ve karıyla da geçimini sağlar. İnsanlarımız yaşadığımız bu tehditin baskısı altında etkilenen psikolojisini düzeltebileceği birtakım uğraşlar bulabilir. Bahçelerimizi, balkonlarımızı çiçeklendirmek bunlardan birisi olabilir. Çiçek satış noktalarının alınan bu tedbirlerden etkilenmemesi gerekiyor. Çünkü çiçeklerimizde diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi corona açısından bir risk yok. Belediyelerimizin planlanmış fidan alımlarını gerçekleştirmesi gerekiyor. Üreticilerimiz bu süreçten arzu etmediğimiz kayıplarla çıkacak olursa, mutlaka kredi borcu olan üreticilerimize bununla ilgili süre tanınması ve bunun en az bir yıl olması gerekiyor. Üreticilerimize uzun vadeli kredilerin yolunun açılması gerekiyor. Bunlar olduğu takdirde üreticilerimiz devam edebilir. Kimsenin aklına gelmeyecek şekilde hayatımızı alt üst eden bir süreç yaşıyoruz. Ayrıca son bir buçuk yıldır ekonominin kötü gidişiyle olumsuz etkilenen sektörlerden biriydik biz. Çünkü Pazar hacmimiz daralmıştı, kamunun alımları azalmıştı. Bu krizin de bizim satış dönemimize denk gelmesi işin tuzu biberi oldu. Üreticimizin elinden tutulması halinde bu üretimler devam edecektir. Eğer bu olmazsa ülkemizi tamamen ithal bitkiler teslim alacaktır.’’ ifadelerini kullandı.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?