ÖĞRETMENLERİMİZE KİMLER SAHİP ÇIKACAK?

ÖĞRETMENLERİMİZE KİMLER SAHİP ÇIKACAK?

Eğitimci Yazar Zeki Baştürk “Öğretmenlerin can güvenliği dahil birçok sosyal sorunuyla kim ilgilenecek, hangi kurumlar o kır çiçeklerine sahip çıkacak?” Baştürk’ün gazetemize yazdığı muhteşem yazısı; “Gün geçmiyor ki eğitim ve öğretime ilişkin olayla bir haberle karşılaşıyoruz. Salt gazete sayfalarında yer alan haberleri  okumak ya da  facebook paylaşımlarını görmek bile yaşananları anlamaya yeter: Hepsi olumsuz , tümü skandal, tümü yürek yakıyor. Hiçbirinde  başarı  öyküsü. Yok. Yeni bir buluş yok. Çağımızı yakalayacak bilgi yok, çalışma yok. Yok , yok, yok….Sanırsınız yoklar ülkesi.

Bir haber sarsıyor sizi. Kadıköy  İmam  Ortaokulunda  öğrencilere takke dağıtılmış. Kız ve erkek öğrencilerin sınıfları ayrılmış.  Bilimsel, çağdaş,  laik  ve karma eğitimin yerini takkeli öğretim  ve  eğitim almış.

Tam buna alışmaya çalışırken bir rektör çıkıyor , yüreğinizi yerinden çıkarıyor. Kütahya Sağlık Bilimleri  Üniversitesi Rektörü  10 Kasım ve Atatürk’ü  Anma  törenine dilenci kılığı ile katılıyor. Sözüm ona Atatürk’ü ve O’nun en büyük eseri Cumhuriyet’i  küçümsüyor. Cumhuriyet okullarında okuduğunu  unutarak.

Nasıl olur da bir rektör bunu yapar? Sorusuna yanıt ararken facebook sayfalarındaki paylaşımdan atanamadığı için iki yılda 42 öğretmenin  yaşamını  yitirdiğini öğreniyoruz. Son yıllarda kendi yaşamına son verenlerin trafik kazalarında ölenlerden daha çok olduğu gerçeği  ile karşılaşmak derinden yaralıyor hepimizi.

Buna benzer haberlerin ardı arkası kesilmiyor: Okullarda öğretmen ve öğrencilere  yönelik tacizler ve istismarlar, İntihar eden öğretmenler ve öğrenciler , Okulunu sevmediği için devamsızlık yapan öğrenciler, mutsuz oldukları için okul değiştirmek isteyen öğretmenler….Saymakla tükenmez.

Bunlara eklenen bir de mobbing uygulaması var. Baskılar var, yıldırma politikaları var.

Türkçe öğretmeni Saadet Harmancı, geçen nisan ayında Gaziantep 23 Nisan Mahallesi’ndeki Beykent İmam Hatip Ortaokulu’na atandı. Mayıs ayında stajyer öğretmen olarak göreve başlayan Saadet Harmancı, ailesine, okul müdürü ve yardımcısının sürekli kendisine baskı yaptığını iddia etti. Yakın arkadaşlarına da bu durumdan söz eden Harmancı, okul müdürü ve yardımcısını sık sık kendisine ve diğer stajyer öğretmenlere, “Memurluk hayatınız pamuk ipliğine bağlı. Sizi bitiririz” diyerek baskı yaptığını söyledi.

Bitlis’te sözleşmeli edebiyat öğretmeni A.K., “Okul müdürü, siz zaten sözleşmelisiniz, meslek hayatınız bizim iki dudağımız arasında, diyerek mobbing uyguluyor. Ben okulda ilk defa tiyatro düzenledim, okul dergisi çıkardım ve bütün bunlarda birinci olduk. Ama müdürüm bir teşekkür bile etmedi. Neden, çünkü sözleşmeli öğretmen olduğum için. Durumumuz bu kadar acı. Bunun yanı sıra idareciler kendi yapmaları gereken şeyleri sözleşmeli öğretmenlere yaptırıyor. Yapılma”Hem mobbinge uğradım hem de tehdit edildim” diyen sözleşmeli fizik öğretmeni H.T. de, “Bulunduğum okulda TÜBİTAK projelerini yürütüyordum ve müdür hibe olarak gelen paradan istedi. Ben de vermeyeceğimi söylediğimde sert çıktı ve sesini yükselti. Aramızdaki tartışma uzamaya başlayınca doğru olmadığını bildiğim halde ses kaydını açmak durumunda kaldım. Parayı istemesinin etik olmadığını tekrar dile getirince, ‘Sözleşmelisin soruşturma bile açılmaz, pıt diye gidersin’ dedi ve hakaret etti. Ses kaydını açtığımı öğrenince geri adım attı” diye konuştu. 

Yapılan araştırmalardan öğreniyoruz ki öğretmenlerin % 70 i yani dört öğretmenden biri mobbing’e uğruyor. Mobbing, sözlük anlamıyla  duygusal bir saldırıdır. Duygusal taciz yoluyla çalışanı canından bezdirmek, çalışamaz duruma getirmek  ve onları işten ayrılmaya zorlamaktır.

Genelde  çalışkan, yetkin, becerikli , dürüst ve ahlaklı olanlar mobbinge uğrar ya da uğratılır. Kadınlar ve gençler en riskli kesimdir. Çünkü bunlar , yöneticiler ya da denetçiler için bir tehlike oluşturur. Bunların susturulması ya da etkisizleştirilmesi , öbür çalışanlara  gözdağı vermek olarak algılanır. Otoritenin böyle sağlanacağı sanılır. Çünkü mobbingi uygulayanlar , yetersiz, yeteneksiz , niteliksiz okul müdürleri ve yöneticilerdir. Eksikliklerini, bilgisizliklerini , beceriksizliklerini  baskıyla, zorbalıkla , psikoloik tacizle gidermeye  çalışırlar.

Mobbing’e  uğrayanlar ne denli nitelikli ise uygulayanlar da o denli niteliksizdir. Sonuçta öğretmenler  çalışamaz  ve mutsuz olurlar. Okulunu  sevmeyen , mutsuz öğretmenler de verimsiz ve yararsız olur. Mutsuz öğretmenlerin çoğalması, eğitimde çöküşü hızlandırır. Eğitimin çökmesi demek, toplumun çökmesi demektir.

Öğretmenler Günü ve haftasının yaklaştığı bu günlerde  öğretmenlere uygulanan bu psikolojik şiddet son bulmalıdır. Öğretmenlerimize sahip çıkalım.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?