Köşe yazarımız Ali Yazır kaleme aldığı makalede; “Günümüzde sanal dünyada safiyane safiyane gezinirken, aldığımız sübliminal zehirlerle, perde arkasındaki Bio Hackerler tarafından beyniniz, size rağmen ele geçirilebilir. Atomlara yüklenen bilgiler, hücrelerimizin de içine girip, acaba neler yapabilirler? 
Zamanımızda insanın çevre ve makine ile ilişkisindeki uyumu, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı esas alınarak kapsamlı bir şekilde inceleniyor.
Bu evrendeki her şeyin mikrodan makroya kadar mükemmel bir uyum, ahenk ve ritmi var. Kaos gibi sanılanın aksine gizli, mükemmel bir düzen. Birileri de boş durmayarak GPS gibi sistemlerle ile canlı cansız her şeyi, tüm insanları takip edebilmeye çalışıyor. İstedikleri şey, küresel tek dinli, tek dilli bir birliğe dönüştürmek, sanallaşan varlıklar, kablosuz hayat, interaktif turizm, deprem sonrası o bölgede yapılacağını duyduğumuz kendini inşa edebilen ve onarabilen akıllı evler, şehirler, acayip teknolojik binalar ve içinde konuşan duvarlar, kendi kendini temizleyen masalar ve bulaşıklar, birbiri ile ilişkilendirilmiş her şey vs. vs neler neler. Sonu gelmeyen acayip şeyler.

İşte bu yazdığım örneklere Dijitalizm deniyor. Bazılarına göre İnsanlık için bir tuzaktır bazıları için gelişim ve huzur. Kararını tüm insanlığın vermesi gereken tercihleridir bunlar.
Akıllı telefonlar, akıllı ev, akıllı otomobil, her şeyi yapay zeka ile ilişkilendirmek, nesneler arası iletişim. Eğer ki bu teknolojiyi sizler üretemediyseniz; Akıllı Telefonuz başkasının ajanı olabilir. Akıllı evler uzaktan kontrol edilip mezarınız olabilir! Günümüz teknolojisi içinde zamanda yolculuk gibi yeni arayışlar çok hızlı yol alıyor. Emek işgücü ortadan kalkıyor, İnsan emeği değersizleşmekte. Her yetki ve sorumluluk; yapay zeka ve robotlarda. Kısaca insan sonunu kendisinin kurmaya çalıştığı bu yeni sistemde canlı bir protez olmaya koşuyor. Enerji ucuz ve bol, bilgiyi yapay zeka üretecek.

Çünkü yazılım yapabilen robotlar günlük hayatımızı yeniden programlayabilir özellikteler. Sonuç olarak bu gelişmeleri sorgulamanın zamanı gelip geçiyor. Gelecekte bir Türk insanı olarak biz bu planın neresindeyiz. Yanında mı? Karşısında mı? Kobay mıyız? Kaderci olup boyun mu bükeceğiz. Mehmet Akif’in dediği gibi “Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık; / Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık” mı diyeceğiz. Yoksa!!! “