Burada görüyoruz ki can bile sayılsalar da onlara zarar vermenin cezai karşılığı özgürlükten mahrum bırakma değil!

Burada görüyoruz ki can bile sayılsalar da onlara zarar vermenin cezai karşılığı özgürlükten mahrum bırakma değil!

Hayvanseverlerin yıllardır beklediği, iktidarın ise sürekli oyaladığı Hayvanları Koruma Kanunu yürürlüğe girdi. Ancak yeni çıkan kanun sonucunda ne uzmanlar ne de hayvanseverlerin beklentileri karşılanmadı. Bursa Veteriner Hekimleri Odası Genel Sekreteri Melike Baysal, yeni çıkan kanunu BursaMuhalif’e değerlendirdi. 

Uzun yıllardır iktidarın gündemine aldığı, hayvanseverlerin de merakla beklediği ‘Hayvan Hakları Yasası’na dair en son müjde bu yılın şubat ayında verilmişti. “2 haftaya Meclis’e sunulacak” sözleriyle duyurusu yapılan yasa, nihai olarak temmuz ayında “Hayvanları Koruma Kanunu” ismiyle yürürlüğe girdi. Ancak uzun yıllardır büyük bir merakla ve umutla beklenen yasa ne konunun uzmanları ne de hayvanseverlerin taleplerini karşılamaya yetmedi. Konuya dair BursaMuhalif’e konuşan Bursa Veteriner Hekimleri Odası Genel Sekreteri Melike Baysal da yeni kanunun yeterli olmadığı görüşüne sahip olanlar arasında.

Baysal’ın konuya dair fikirlerini açıklarken söylediği ilk cümle ise, “Yeni yasanın eskisiyle arasında yaptırım arasında fark yok.” oldu. Yeni yasayla beraber hayvanlar artık ‘mal’ değil ‘can’ olarak tanımlandı. Hayvanların tanımının değişmesiyle beraber cezai yaptırımların artacak olmasını değerlendiren Baysal, “Hayvana yönelik işlenen suçlarda 3 yıla kadar varan hapis cezaları uygulanacak. Ancak 3 yıla kadar hapislerde bir hapis cezası uygulanmıyor. Bu ceza, para cezasına dönüşüyor. Ya da belirli bir süre içerisinde o suçu tekrar işleyip işlemediğine bakılıyor. Burada görüyoruz ki can bile sayılsalar da onlara zarar vermenin cezai karşılığı özgürlükten mahrum bırakma değil. Ki ben, hayvana ya da bir cana zarar veren kişiye verilecek en büyük cezanın özgürlükten mahrum bırakma olarak görüyorum.” dedi. Yani yeni yasayla beraber ister hayvanı darp edin, isterseniz tecavüz edin -onların deyimiyle cinsel ilişki- bu suçların cezası özgürlükten mahrum bırakma olmayacak. Yasayı bekleyenlerin temel talebi ise bu suçları işleyenlere yönelik caydırıcı cezalar olmasıydı.

Hayvanları sevmek değil, saygı duymak zorundayız 

Yeni yasayla beklentilerinin karşılanmadığını ifade eden Baysal, sorunun sadece yasayla alakalı da olmadığını söyledi. Hayvanları korumanın yegâne yolunun nitelikli bir yasadan geçmediğini, toplumsal bilincin de bu noktada önemli olduğunun altını çizen Baysal, “Küçük yaşlardan itibaren insanların bu konularda eğitilmesi gerekiyor. Bunu da hayvanları sevelim şeklinde değerlendirmemeliyiz. Çünkü hayvanları sevmek zorunda değiliz, ama saygı duymak zorundayız. Dolayısıyla çocuklara hayvanların yaşam hakkına saygı duymayı anlatabilmemiz gerekiyor. Hayvana zarar verildiği zaman ceza alacaklarını bilmeleri gerekiyor.” dedi.

Sokak hayvanları denilince akla ilk gelmesi gereken, ama toplum tarafından sorumlulukları bilinmediği için yapmadıkları görevler göz ardı edilen belediyeler de yeni yasayla beraber zaten yerine getirmedikleri görevlerin sorumluluklarından sıyrıldılar. Artık nüfusu 25 bin altında olan yerleşim yerlerinde belediyeler, hayvan barınma evleri sorumluluğundan ‘kurtuldular’. Yani nüfusu 25 binin altında olan belediyeler, sokak hayvanlarının sorunlarıyla mücadele etmek yerine sınırları içerisindeki hayvanları ya kırsal bölgelere bırakacak ya da daha büyük belediyelerin sınırlarına bırakmakta bir sakınca görmeyecekler. Böylelikle zaten kendi sınırlarındaki hayvan popülasyonuna dair gerekli önlemi almayan 25 bin nüfusun üzerindeki belediyelerin yerine getirmedikleri sorumlulukları katmerlenecek. Oysa nüfus ister 25 binin üzerinde ister altında olsun, orada hayvanlar yaşamaya devam edecek ve sorunları çözüm gerektirecek.

“Derdimizi anlatamamışız”

Yeni yasanın içeriğinde yer alan petshop konusu da yine en çok tartışılan noktalardan. Yıllardır petshoplar kapatılsın talebini dile getiren hayvanseverlerin ağzına bir parmak bal çalmak için, katalog seçeneği getirdiler. Artık petshopların içerisinde ‘cam fanuslar’ içinde hayvanlar satılamayacak. Onun yerine kataloglardan beğenilen, göze hoş gelen hayvan ‘sipariş verilecek’. Bu duruma tepki gösteren Baysal, “Burada da görüyoruz ki biz aslında derdimizi anlatamamışız. Bu hayvanları camekanlı ortamlardan çıkaracağız ancak çiftliklerde barındırıp, katalogdan seçerek satacağız. Adeta mobilya ya da bir eşya seçer gibi. Bu haliyle zaten kabul etmiyoruz ama keşke üretildikleri çiftliklerde hayvanların refahına dikkat etseler. Bu hayvanların yeterince temiz su içebildiği, aydınlık, gıdasını bolca aldığı, sağlık hizmetinden yeterince faydalandıkları ortamlarda yetiştirilseler. Ama yasalarda bunlara dair çiftliklerin koşullarına dair herhangi bir ifade yok.” dedi.

BursaMuhalif.com/Zehra Değirmenci

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?