Nahçıvan koridoru aynı zamanda Bakü-Tiflis-Kars güzergahında tarihi İpek Yolu’nu canlandıracaktır!

Nahçıvan koridoru aynı zamanda Bakü-Tiflis-Kars güzergahında tarihi İpek Yolu’nu canlandıracaktır!

“İkinci Karabağ Savaşı’nda kazanılan bu büyük zaferin Türk dünyası için, bir dönüm noktası olacağına can-ı gönülden inanıyorum. Kazanılan zafer yıllardır özlemi duyulan bir başarının kazanılmasıyla Azerbaycan’da psikolojik eşiğin aşılması açısından önemli bir sonuç doğururken; aynı zamanda Türk Dünyası’nın da zaferi anlamına gelmektedir. Bu zafer Türk Dünyasının tamamı için de bir kazanım, öz güven ve motivasyon kaynağı olacaktır. Bu anlayışla aynı ailenin üyeleri olarak önümüzdeki dönemde asıl sorumluluğumuz, bu bağları güçlendirmek, aramızdaki iş birliğini daha da ilerletmek olmalıdır.” sözler “TÜRK DÜNYASININ DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ” sempozyumunda konuşan CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özkan’a ait. Bursa Milletvekili ve TÜRKPA Hukuk İşleri ve Uluslararası İlişkiler Komisyonu Üyesi Yüksel Özkan’ın Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi, Azerbaycan Atatürk Merkezi ve TÜRKPA işbirliğinde düzenlenen “Türk Dünyasının Dünü, Bugünü ve Geleceği” başlıklı sempozyumda söz alarak önemli tespitlerde bulundu.

Özkan; “Sözlerimin başında dost ve kardeş ülke Azerbaycan’da bulunmaktan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük önder Atatürk’ün adını taşıyan bu tarihi mekanda düzenlenen sempozyumda sizlerle bir araya gelmiş olmaktan büyük mutluluk duyduğumu belirtmek isterim. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki, Azerbaycan ile Türkiye arasında, dostluk ve kardeşlik temelinde tesis edilen ilişkiler son yıllarda her alanda daha ileri seviyelere ulaşmıştır. Peki bu yeter mi? Hayır tabi ki. Madem ki kardeşiz diyoruz, kardeş kardeşine güvenmelidir. İlişkiler bu temelli ve sarsılmaz olmalı.  Şanlı Azerbaycan ordusunun Karabağ’da kazanmış olduğu büyük zafer, sadece Türkiye ile ilişkiler bağlamında değil, tüm Türk dünyası açısından da önemli sonuçları olacak tarihi bir başarıdır. Türkiye Cumhuriyeti olarak sadece bu savaş sırasında değil uluslararası alanda da Azerbaycan’ın haklı davasında her zaman yanında yer aldık. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere her platformda kardeşlerimize destek olduk. 102 yıl önce Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusunun Azerbaycan halkının kurtuluşuna vesile olduğu gibi İkinci Karabağ Savaşı sırasında da Türkiye, Azerbaycan devleti ve halkının yanında olduğunu göstermiştir. Haydar Aliyev’in yıllar önce ortaya koyduğu “Tek millet iki devlet” şiarının güzel bir numunesi olarak bu sevinci iki ülke halkı aynı anda yaşamıştır.

Türkiye ve Azerbaycan arasında, Nahçıvan üzerinden sağlanacak ulaşım hattının yanında, oluşturulan gözlem merkezinde bulunacak Türk askeri varlığı da göz önüne alındığında birçok alanda zengin iş birlikleri ve dayanışma örnekleri göreceğiz. Zaferin Türk Dünyası açısından sonuçlarını birkaç açıdan değerlendirmek mümkündür. Öncelikle, Türk dünyası coğrafyasında var olan devletler ve halklar, Karabağ topraklarının alınarak, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün sağlanması ve Azerbaycan’ın 30 yıl sonra haklı davasında muvaffakiyet elde etmesiyle gurur duymakta ve büyük bir sevinç yaşamaktadır. Diğer taraftan, Nahçıvan koridorunun açılması Kafkasya’dan Orta Asya’ya uzanan bölgede yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır. Yüzyıllık bir hayal olan bu koridor sayesinde Türk dünyası batıdaki pazarlara Türkiye üzerinden kesintisiz bir şekilde daha uygun ve güvenli bir hatla bağlanacaktır. Böylelikle ticaret imkanları artacak, devletlerimiz ve halklarımızın zenginleşmesi ve gelişmesi için büyük bir fırsat ortaya çıkacaktır. Nahçıvan koridoru aynı zamanda Bakü-Tiflis-Kars güzergahına güçlü bir destek oluşturarak tarihi İpek Yolu’nu canlandıracaktır. Nahçıvan üzerinden kurulacak ulaşım hattının Türkiye’yi Türk Dünyası’na, Türk Dünyası’nı da Türkiye üzerinden Batı’ya bağlayacak olması da ekonomik ve ticari anlamda yeni gelişmelerin önünü açma potansiyelini taşıyor. Kazanılan zafer yıllardır özlemi duyulan bir başarının kazanılmasıyla Azerbaycan’da psikolojik eşiğin aşılması açısından önemli bir sonuç doğururken; aynı zamanda Türk Dünyası’nın da zaferi anlamına gelmektedir. Bu zafer Türk Dünyasının tamamı için de bir kazanım, öz güven ve motivasyon kaynağı olacaktır.

Türkiye ve Azerbaycan’ın bu süreçteki zaferle sonuçlanan birlikteliği Türk Dünyası için de önemli bir örnek teşkil etmektedir. Zira bu zafer sayesinde bugüne kadar daha çok ‘‘yumuşak’’ alanlar üzerinden oluşturulmaya çalışılan ortak tutumun güvenlik işbirliği alanında da geliştirilip sonuca gidilebileceği kanıtlanmış oldu. Dahası Türkiye’nin birikim, tecrübe ve desteğinin Türk Dünyası için önemli bir kaynak ve kazanım olduğu açık şekilde görüldü. Uluslararası camiada kronik bir sorun haline getirilen Karabağ konusunda ilerlemeyen çözüm masasının sahada yakalanan başarı ile kazanca dönüştürülmesinin Türk Dünyası başta olmak üzere bölgenin diğer sorun teşkil eden konularının çözümü noktasında örnek teşkil edeceği muhakkaktır. Karabağ sorununun ortadan kaldırılması, sorun çözme iddiasındaki AGİT Minsk Grubu gibi uluslararası yapı ve oluşumların yetersizliğini de gözler önüne seren ve Türk dünyasının var olan potansiyelini kullanarak da sonuca gidebileceğini kanıtlayan bir gelişme olarak tarihe not düşülmüş oldu. Karabağ Zaferi savunmadan diplomasiye, sağlıktan tarıma, turizmden enerjiye her alanda Türk dünyasının birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmasının önemini göstermiştir. Aynı dili konuşan, aynı dine inanan; tarihi bir, kültürü bir, medeniyeti bir, 300 milyonluk çok büyük bir aile olan Türk dünyası, bir araya gelip güçlü bir duruş sergilediğinde uluslararası alanda hatırı sayılır bir güç haline gelecektir. İkinci Karabağ Savaşı’nda kazanılan bu büyük zaferin Türk dünyası için, devletlerimiz ve halklarımız arasındaki mevcut ilişkilerin daha da güçlenmesi için bir dönüm noktası olacağına can-ı gönülden inanıyorum.

Bu anlayışla aynı ailenin üyeleri olarak önümüzdeki dönemde asıl sorumluluğumuz, bu bağları güçlendirmek, aramızdaki iş birliğini daha da ilerletmek olmalıdır. Ancak, uluslararası platformlarda Türk Dünyası diasporasının eksik kaldığı gerçeği açıkça ortadadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halen, sadece BM üyesi olan Türkiye tarafından tanınmaktadır Bu nedenle de Güçlü bir Türk Diasporasına ihtiyaç vardır. Mustafa Kemal Atatürk’ün “ Bir gün Sosyalist Sovyetler Birliği dağılacaktır. O yüzden, kan, inanç, kültür ve tarihi bağımız bulunan kardeşlerimiz ile kucaklaşmaya hazır olmalıyız” demiştir. Rahmetli Cumhurbaşkanı Haydar Aliev de; “İki Devlet, Tek Millet” demiştir. Sözlerime son verirken bu önemli programın başarıyla gerçekleştirilmesinde emeği geçenlere teşekkür etmek istiyorum. Sempozyumun sonuçlarının Türk dünyasının daha da yakınlaşması için faydalı olmasını temenni ediyor, hepinizi en içten dileklerimle selamlıyorum.” ifadelerini kullandı.

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?