MAVİNİN ÖLÜMÜ

MAVİNİN ÖLÜMÜ

Gök mavi, deniz mavi. Gelecek aydınlık günlere ilişkin umutlar mavi. Her sabah doğan güneşle birlikte yeşeren başlangıçlar mavi. Balkonlardan denize bakarken , gökte uçarken kurulan düşler mavi.

Çünkü mavi umut demek, mutluluk demek. Aydınlık günlerin er geç geleceğine inanmak demek. Yaşam demek, denizde yaşayan balık, gökte uçan kuş demek. Yeni başlangıçlara uyanmak demek. Çağdaşlığa , uygarlığa merhaba demek. Yeniliklere açılan kapı demek.

Mavi gökyüzüdür. Mavi engin denizdir. Mavi uçsuz bucaksız okyanustur. Mavi sonsuzluktur. Mavi, geleceğimiz olan çocuklarımızdır. Mavi bir çift gözdür. Mavi Nazım Hikmettir. Mavi Atatürk’tür.

Dünyaca ünlü ” Mavi Gözlü Dev” Nazım Hikmet, umudu nasıl da güzel yansıtır dizelerinde:

” Güzel günler göreceğiz çocuklar,

Motorları maviliklere süreceğiz

Çocuklar inanın, inanın çocuklar

Güzel günler göreceğiz, güneşli günler.”

Güzel günler için , güneşli günler için , aydınlık yarınlar için çaba gerek, uğraş gerek, emek gerek. Bunun için kendine iş edinmek gerek. Tıpkı Orhan Veli Kanık gibi.

“İşim gücüm budur benim,

Gökyüzünü boyarım her sabah.

Hepiniz uykudayken.

Uyanır bakarsınız ki mavi.

Deniz yırtılır kimi zaman,

Bilmezsiniz kim diker;

Ben dikerim.”

Orhan Veli, gökyüzünü boyarken yırtılan denizi dikerken kimileri de bunca güzelliği yok etme çabasında. Dünya çevre gününde çevremizdeki güzellikleri anlatmak varken çirkinlikleri anlatmak niye?

Son altı aydır Ege ile Karadeniz’i birbirine bağlayan, içinde barındırdığı adalarıyla yaşam merkezi olan Marmara Denizi’ni ölüme sürükleyen deniz salyasından söz ediyorum. Denize kıyısı bulunan kentlerde, ilçelerde, köylerde yaşayanların attıkları evsel atıklarla fabrikaların sanayi atıkları bu güzelim denizi öldürdü.

Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin bir Denizcilik Bakanlığı yok. İlgilenmesi gereken Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ilgisiz, duyarsız. Bu ilgisizlik ve duyarsızlığa bir ihmaller, beceriksizlikler zincirini de ekleyebilirsiniz. Birkaç belediyenin çabaları da yetersiz.

Mavi öldü. Maviyi öldürdünüz. Marmara öldü. Hep birlikte, elbirliği ile. Ceset ortada. Kaldıran yok. Kaldırmaya istekli yok. Kaldırma çabası yok. Unutmayalım ki ceset ortadan kaldırılmazsa Ne Karadeniz kalır ne Ege ne de Akdeniz.

Bu vurdumduymazlık, bu ilgisizlik, bu duyarsızlık usuma yine büyük usta Nazım’ın dizelerini getirdi.

“Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim, 

akar suyun, 

meyve çağında ağacın, 

serpilip gelişen hayatın düşmanı. “

Bizler yine umutlarımızı canlı tutmak isteriz. ” Canlılar yaşasın, canlılarımızı yaşatalım” diyebilmek için denizlerimize , Marmara Denizi’mize sahip çıkalım.

Gün batımlarında, mehtaplı gecelerde sandallarla, teknelerle açılalım Marmara’ya. Ozanlara, bestecilere esin kaynağı olan Marmara’nın güzelliklerini seyre dalalım. Onların şiirlerini okuyup şarkılarını söyleyelim. Arif Sami Toker’in şarkısında ne de güzel anlatılır Marmara.

“Çek küreği güzelim

Uzanalım Göksu’ya

Gün inerken dönelim

Süzülerek Moda’ya

………..

Mavi bir cennet gibi

Uzanıyor Marmara

Biz de cennetten geçip

Uzanalım Göksu’ya”

Dünya Çevre gününde tüm yetkililere sesleniyorum. Bu cennetin, bu cennet köşesinin yok olmasına duyarsız kalmayın.

Dünya Çevre Gününüz Kutlu olsun!

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?