IŞIKTAN RAHATSIZ OLANLAR

IŞIKTAN RAHATSIZ OLANLAR

Son zamanlarda Ulu önder Atatürk’e saldırmak, hakaret etmek moda oldu. Tarih bilincinden yoksun bu kişiler, benim için pek yabancı sayılmaz. Bunun için birkaç anımsatma yapayım.

Düşman sarmıştı her yanı. İstanbul’da İngiliz’ler, İzmir’de Yunanlı’lar, Antep’te Fransızlar, Maraş’ta İtalyan’lar,  tutsak almıştı halkımızı. Düşman çizmeleri ayak basmıştı Anadolu bağrına. Kutsal değerlerimiz ayaklar altına alınmıştı. Kentler, birer birer düşmüştü. Yürekler yanarken Bursa’nın  işgali tüm ulusu yasa boğmuştu.

Her karış toprak önemliydi  elbet. Her karış toprak kutsaldı. Bir karış toprağın işgali bile ölmekti. Bursa’nın yeri bir başkaydı. İlk başkentimizdi. Devletin kurucusu Osman Bey’in , Bursa’yı fetheden Orhan Gazi’nin , türbeleri buradaydı. Bursa işgal edildiğinde Venizelos’un oğlu bu türbeleri ayaklarıyla çiğneyerek dünyaya poz veriyordu. Bundan daha aşağılayıcı, küçültücü bir durum olabilir miydi?

Ey Osmanlı hayranları! Ey tarih bilmezler!  Okuyun biraz. Hiç değilse kendizden saydığınız  kişileri okuyun da aydınlanın biraz.

Sizin hayran olduğunuz Necip Fazıl Kısakürek , o günleri bakın nasıl anlatıyordu Sakarya şiirinde.

“Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,

Özyurdunda garipsin öz vatanında parya ”

Her türlü haktan yoksun, hiç kimsenin arasına almadığı, kısaca ayaktakımı. İşte Türk Ulusuna uygun görülen , dayatılmak istenen yaşam biçimi.

Mehmet Akif Ersoy, Bülbül şiirinde  üzüntüsünü şöyle dile getirmişti:

“Teselliden nasibim yok hazan ağlar baharımda,

Bugün hanümansız bir serseriyim özdiyarımda”

İnsanın kendi ülkesinde, yurdunda evsiz barksız kalması ne demektir bilir misiniz?

Bilmezsiniz de anlayamazsınız da. Sizlerin anlayamadığınızı, anlamak istemediğinizi yüzyılın dehası Mustafa Kemal anladı. Yurdumuzu , insanımızın onurunu kurtarmak için düştü yollara. Ne Karadeniz’in  dalgaları engelleyebildi O”nu,  ne işgalci devletlerin orduları,  ne de sizlerin bunlarla işbirliği yapan dedeleriniz.  Trablus’ta, Çanakkalede, Sakarya’da,  Dumlupınar’da yedi düvel durduramadı O’nu.

O yiğit, o kahraman , o yurtsever, Mustafa Kemal, Osman Gazi’nin,  Orhan Gazi’nin,  sizin, bizim namusumuzu korumak için savaşırken  birileri neler yaptı? Milletvekili olmasını istemediniz. Başaramayınca meclisten uzaklaştırmak istediniz. Yetmedi idam fermanı çıkarttınız. Düşmanla işbirliği yaptınız.

Tıpkı bugünkü gibi ” Din elden gidiyor” diyerek uçaklardan bildiriler attınız. Kentlerin kapılarını açtınız, anahtarları düşman komutanlarına teslim ettiniz. İngiliz himayesinden , Amerikan mandasından medet umdunuz.

Ey Atatürk düşmanları!  Sizler, düşmanla işbirliği yapan Çopur Musa’nın,  Delibaş Mehmet’in,  iç isyanları çıkartan Anzavur’un, Kubilay’ın başını  kesen Derviş Mehmet’lerin  torunlarısınız.

İşgal kuvvetlerinin orduları, şarapnel parçaları durduramadı O’nu.  Bağımsızlık oldu, özgürlük oldu mazlum ülkelerin sesi oldu. Bilim oldu, fen oldu, aydınlık oldu, aydınlattı tüm evreni. O’nun ışığı kör etti gözlerinizi. Yarasalar gibi aydınlıktan, ışıktan korkuyorsunuz ama Ata’nın ışığı yolumuzu sonsuza dek aydınlatacaktır.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?