BAYRAM GELMİŞ NEYİME!

BAYRAM GELMİŞ NEYİME!

Nasıl da coşkuyla beklenir bayram günleri. 23 Nisan’larda çocuk saflığıyla oynanacak oyunların, okunacak şiirlerin heyecanı sarar içinizi. 19 Mayıs’larda genç olmanın , Ata’nın yüklediği sorumlulukların onurunu yaşarsın. 29 Ekim’lerde ise yurttaş olmanın, çağdaş bir ülkede yaşamanın yüceliğini duyarsın yüreğinin derinliklerinde.
Ramazan ile Kurban Bayramı’nın coşkusu daha bir başkadır. Uykusuz geçen bir gecenin sabahında bayramlıklarına sarılmış olarak açarsın gözlerini. Bakmaya doyamadığın, giymeye kıyamadığın ayakkabılarınla gururla bakarsın çevrene.
Büyüklerinle bayramlaştıktan ve ilk harçlıklarını aldıktan sonra hemen atarsın sokağa kendini. Arkadaşlarınla buluşursun. Çocuksan elinde torba ile ev ev gezersin, şeker, çikolata, çerez toplarsın. Doldurunca torbanı gururla eve dönersin.
Gençsen yine arkadaşlarınla buluşur, salıncaklara binmeye, futbol oynamaya ya da sinemaya koşarsın. Kanat takmışsındır sanki. Uçarcasına gidersin varacağın yere.
Büyüksen, sorumlulukların ağır basar. Kendinden büyükleri ziyarete gidersin. Yaşlıların elini öper, küçüklere harçlık verirsin.
Coşkudur bayramlar. Günler öncesinden başlar hazırlıklar. Her ev özenle hazırlanmıştır bayramlara. Sarmalar sarılır, baklavalar hazırlanır. Yanında yoğurt ya da ayran sunulur. Böylesine keyiflidir bayram günleri.
Şimdilerde ise sevincin yerini hüzün, mutluluğun yerini karamsarlık ve kaygılar almıştır. Kimse gelmeyecektir size. Siz kimselere gidemeyeceksiniz. Sarılamayacaksınız sevdiklerinize. Kucaklamak yok çocuklarınızı, torunlarınızı. Hele bir de çevrenizde yaşananları gördükçe, tanık oldukça daha bir kararacak içiniz.
Maskesiz sokağa çıktığı için evinin önünde dövülen kişi yüreğinizi bırakacak.
Datça’da turistlerin grupça girdiği denize tek başına giren ve denizden çıkarılan kişiye üzüleceksiniz.
Dükkan açtığı için ceza yazılan ve sokakta oturup ağlayan kadının çaresizliğine siz de ağlayacaksınız.
İstanbul da bir otelin çatısında eğlenen turist grubuna hizmet eden gözleri hüzünlü kadının hüznüne ortak olacaksınız.
Kirasını ödeyemediği, çocuklarına bayramlık alamadığı için çaresizliğine isyan eden esnafın çaresizliğini yaşayacaksınız.
Sosyal yardım alabilmek için PTT önünde kuyruk oluşturan yoksullar ; iş başvurusu yapmak için İŞKUR önünde bekleyen işsizlerin, bayrama aç, yoksul giren yığınların üzüntüsü, sizi de üzecektir.
Torununa bayram armağanı alamayan emekliler, çocuğuna sarılamayan sağlık çalışanları…Büyüklerinin elini öpemeyenler… Evlere kalmaya mahkum edilmiş 65 yaş üstü yurttaşlar ile 20 yaş altındaki gençler..
İlk kez yaşıyoruz böyle bir bayramı. Ne bir sevdiğiniz var yanınızda ne de akraba, arkadaş , dost. Dört duvar arasında sıkışıp kaldık. Bahar geldi, çiçekler açtı ama biz kapandık.
Kendi ülkemizde dağımızdan, ovamızdan, denizimizden yoksun kaldık.
Bir halk türküsü ne de güzel yanıtlıyor içinde bulunduğumuz durumu. Ne de yalın anlatıyor iç dünyamızı, ruh halimizi.
” Bayram gelmiş neyime
Anam anam gariban
Kan damlar yüreğime
Anam anam garibem “.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?