Daha 10 gün önce… Mübarek ramazan ayına girilirken sağlık camiasında ve koronavirüsle mücadele uzmanlarında umutlar fazlaydı.

Şunu söylüyorlardı:

“Ramazan ayında günlük yaşam ve toplumsal hareketlilik doğal olarak yavaşlıyor. Kısıtlamanın da etkisiyle virüsün önünü kesmek ve vaka sayılarını aşağı düşürmek için çok elverişli ortam.”

Gelin görün ki, kısıtlama saatinin öne çekilmesine karşın, beklenen olmadı.

Çünkü…

Osmangazi’de ve Yıldırım’da aile apartmanlarının bulunduğu bölgelerle, hemşeri yakınlığı görülen sokak ve mahallelerde “iftar sofrası kalabalık olursa paylaşılır” alışkanlığı, vakaların daha da artmasına neden oldu.

Sokağa çıkmak yasak, ama aynı apartmandaki akraba aileler iftar sofrasında buluşmaya devam ettiler. Yine hemşeri yakınlığı olan sokaklarda da iftar için her akşam bir evde buluşulmaya devam edildi.

Öyle olunca…

Hızı kesilmek istenen İngiliz mutantı, koronavirüs iftar sofralarının baş konuğu haline geldi.

Dahası…

Çok kolay bulaşıp çok hızlı yayılan İngiliz mutantı, aradığı ortamı geleneksel kalabalık iftar sofralarında bulunca hızı kesilmedi.

Nitekim…

Bursa’da günlük vaka sayısı 2 bin 500 civarında seyretmeye devam ediyor.

Gerçi…

2 gün önce 2 bin rakamı görülmüş ve herkes çok umutlanmış, ama yine çok hızlı bir şekilde günlük 2 bin 500 vakaya geri dönülmüş.

Aile apartmanları ve hemşeri yakınlığı olan sokakların etkisi, vaka tablosunda da kendini gösteriyor.

Örneğin…

Osmangazi günlük 500’ün üstünde vaka sayısıyla ilçeler arasında yine ilk sırada. Ramazanda günlük 450-500 arası vaka görülen Yıldırım ikinci sıraya çıkarken, günlük 400 civarı vakayla Nilüfer uzun süre sonra üçüncü sıraya indi.

Uzmanlar bu tabloyu şöyle yorumladı:

“Bu ramazan vakalar düşmediği gibi, iftar sofraları virüsün yayıldığı yerler haline dönüştü. Bu hareketlilik önlenemezse vakalar daha da artar.”

Aşı randevuları düştü, doluluk oranı yüzde 45

Ramazan ayının vakaları düşürmesi bekleniyordu, fakat geleneksel iftar sofrası ısrarı ortaya çıkınca vakalar daha da artma eğilimine girdi.

Buna karşın…

Virüsten kurtulmanın tek yolu olan aşılama ne yazık ki ramazandan etkilendi.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “aşı oruç bozmaz” açıklamasına karşın büyük çoğunluk aşı olmaktan kaçınınca, ayı randevularının doluluk oranı yüzde 45’e kadar indi.

Türkiye’nin Covid aşısı insan aşamasında, Prof. Yeşilbağ da ekipte

Ortaya çıktı ki… Dünyayı ilgilendiren kriz olduğunda kimse kimsenin gözünün yaşına bakmıyor. Koronavirüs salgınında da bu durum aynen yaşanıyor.

Salgın başladığında birbirinin maske ve solunum cihazlarına el koyan ülkeler vardı. Bugün aşı tedarikinde yaşananlar, bazı ülkelere hiç aşı verilmemiş olması sorunun ulaştığı boyutu daha iyi gösteriyor.

Böyle bir ortamda…

Kendi Covid-19 aşımızı üretmek için geçen yıl başlayan çalışmalar belli aşamaya geldi.

Nitekim…

Bursa Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ’ın da yer aldığı İnaktif Covid Aşısı Geliştirme projesinde hayvanlar üzerindeki deneylerden oluşan preklinik çalışmalar tamamlanıp aşının insan faz çalışmasına geçildi.

Türkiye’nin umudu, bizlerin gururu Kadir Hoca’dan bir an önce güzel haberi bekliyoruz.

Esgin: Eksik aşı algısı bölücülüktür

Son günlerde… Muhalefetin eksik aşı iddiaları için, TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi olan AK Parti Bursa Milletvekili Dr. Mustafa Esgin’den sert karşılık geldi:

“Muhalefetin, iller arasında yaş gruplarındaki sayısal farklılıklar üzerinden ‘bazı bölgelere eksik aşı yapılıyor’ algısı yayması bölücülüktür, ayrımcılıktır. Aşı uygulaması şeffaf ve adil sürmekte, vatandaşımız dilediği aşıyı özgürce olabilmektedir.”