Ahlaki değerler sosyal medya ile çöküşe mi geçti?

Ahlaki değerler sosyal medya ile çöküşe mi geçti?

Bu soruyu bana bir önceki yazımda bir beyefendi sordu, daha doğrusu onun tespiti bu yönde idi, ben de buna şöyle cevap verdim; “Evet bunun doğru olduğu yönler var, ama Sosyal Medya olmayan bir şeyi de ortaya çıkartmadı, sadece olan şeyi yeşertti, kolaylaştırdı…”
Ama ben kendimi bildim bileli bizim bir kısım basınımız Türk Ahlak ve Aile yapısını tahrip etme, çökertme işini yapıyordu…!
Bundan 10-15 yıl önce çıplak kadın fotosu basılı dergi ve gazeteler poşetsiz gazete bayilerinde açıktan satılırdı, çoluk çocuk herkese göz banyosu yaptırılırdı, sonradan bunlar poşete girdi, erotik gazeteler ise son yıllarda gazete reyonlarından kalktı..
Tabi kanıksadığımız için kadın etini sergilemek üzerine kurulu bu ticareti garipsemiyorduk..?.
Gazetelerin veya eklerinin üst köşesindeki (ilgisiz haberler ile servis edilmiş) bikinili veya seksi kadın fotolarının tek bir amaca hizmet ettiğini düşünmüşümdür, o da Türk halkını kafasının aydınlanması ? ve (kimilerine göre) gereksiz olan utanma duygusundan kurtulmasına yardım etmek?
Böylece artık ana caddelerde plajda geziyormuş gibi rahatça dolaşmaya başladık!
Halbuki o fotoğrafların amacı bile; insanları plajda şortla, mayo ile bilemedin bikini ile gezdirmekti, şehir ortasında değil…!
Sonra TV var, diziler var, ilk defa TRT den başka televizyonlar ortaya çıkınca bunlarda ( GECE KEYFİ) filmleri vardı, sonra uydu yayınları vardı..
Hem bundan 30-40 yıl önce insanlar daha genişti, gece hayatı, alkol tüketimi daha yaygındı, sonradan seksenli –doksanlı yıllarda muhafazakarlık akımı oldu, eskiden de örtülü insanlar vardı, muhafazakar insanlar vardı, ama Ak Partinin iktidara yerleştiği son 10 yıllık dönemde muhafazakarlık birden moda oldu, dar pantolon ve elbiseler giyip baş örtüsü takan bayanlar türedi… ( Ki örtüsüz bayanlar bunların yanında daha samimi, daha saygın duruyordu.)
Son olarak da ( Aile ve Sosyal Palitikalar bakanlığının ısrarı ile) Ak Parti kadın oylarını almak için öyle kanuni düzenlemeler yaptı ki (Burada ANA MUHALEFETİN BÜYÜK SUÇU VAR, kadına şiddet konusunu siyasi malzeme yaparak Ak partiyi kendine yakın basın vasıtası ile vurmaya çalıştı, kadına yönelik şiddet haberlerini cımbız ile çekip günlerce gündemde tuttular, bu şiddeti Ak Partiye mâl etmeye kalktılar, Ak Partide bunu engellemek için hiç olmayacak, hukuk ile bağdaşmayacak kanunlar çıkarttı, ki; KANUN her zaman hukuk ve adalet anlamına gelmez) bu da Aile düzenine son darbeyi indirdi..!

Böylece kadınlar evlenirken de boşanırken de karlı hale geldi, “Şiddet gördüm” iddiası ( böyle bir şey olmasa bile) ile polise açtıkları bir telefon ile kocalarını evden uzaklaştırıp, sonrasında açtıkları boşanma, mal varlığı, nafaka ve tazminat davaları ile erkeklerin her şeylerini (Çocuklar dahil ) ellerinden alabilir hale geldiler. Bir şikayet ile hiçbir delil aranmaksızın erkekleri SARKINTILIK SUÇU gerekçesi ile içeri aldırabilir hale geldiler.
Yahut bu kanunlar olağan bir karı koca kavgasının sonunda, bir kızgınlık anında bilinçsizce kullanıldı, çünkü toplum ve kadınlar bir eğitim ve bilinç aşamasından geçirilmedi, bu ( 6284 kanun ile evden uzaklaştırma) aşamasında erkek karısı ile barışmaya kalksa veya çocuklarını görmeye çalışsa hapse girmeye başladı, boşanan erkeğin çocuklarını görmesi nerede ise fiilen imkansız hale geldi, bu tip şeyler evlenmek isteyenlerin gözünü korkuttu.
Tabi bu söylediklerim kadınlara karşı suç işlenmediği, kadınların fiziksel ve sosyal sebepler ile bazı açılardan daha zayıf oldukları ve kanunlar ile haklarının korunmasına ihtiyaç olmadığı anlamına gelmiyor, demek istediğim; ( ADETA ERKEKLERDEN ÖÇ ALIRCASINA ) kötüye kullanılmaya elverişli kanunlar çıkartılmamalıydı, çıkartılacak kanunlar ihtiyaca ve adalete uygun olmalıydı, oy kaygısı ile hareket edilmemeli idi.
Bu kanunların korumasına daha çok doğulu veya doğuda yaşayan aşiret-töre baskısı altındaki kadınlar muhtaç, ama bunlarında, kadına şiddeti önlemeye yönelik kanunlardan istifade edebildiğini söyleyemeyiz, şimdi bu kadın nasıl kocasını polise-mahkemeye verip evden uzaklaştıracak, bu mümkün mü? hemen aşiret kanunları devreye girer…!!!
Ama bu kanunlar daha çok büyük şehirlerde yaşayan, kocasını sevmeyen, boşanmak isteyen kadınlar tarafından (kötü niyetli bir şekilde) kullanılır hale geldi, bayan avukatların bile bu kanunlardan artık yaka silktiğini, illallah dediğine şahit oluyorum.
Sonuç olarak artık kadınların vicdanlarından başka hiç bir şeyden korkuları yok, (Birde cinnet geçirip kadınları doğrayan adamlardan başka, bunlara da kanun sökmüyor) yani vicdansız kadının eline düşenin vay haline..!
Sosyal medya; aldatmaları, kadın erkek arasındaki tanışmaları kolaylaştırdı mı, evet ama bu sadece bir araç,sosyal medyanın çok önemli faydaları var, ör; basınına yapılan sansürü etkisiz kılmakta ve halkın haber alma ve bilgi paylaşım özgürlüğünün gelişmesinde çok büyük katkılar sağladı, artık hepimiz kendi çapında bir köşe yazarıyız ve kendi çapımızda ünlüyüz…
Sonra sosyal medya üzerinden tanışıp evlenen de çok, bu da güzel bir şey, yani sosyal medya yalnızca yuva yıkmıyor, yuva da yapıyor..!
Eskiden insanlar evlendirilmeye çalışılırdı, eşi vefat edenlerin bile 40 gün sonra kapısına gelinirdi, dost – arkadaş- akraba aracı olur, o insanı evlendirmek için koşuştururdu, o insan yalnızlığa terk edilmezdi, ama artık bu toplumsal vazife ihmal edildi, çok sayıda insan artık yalnız yaşıyor, bu konuda toplumun büyük günahı ve sorumluluğu var..!!!
Şimdilerde ise; bekar komşusunu – akrabasını evlendirmeye çalışmak şöyle dursun; “…Ahlak çok bozuldu abi yaa..” diye ahkam kesen, ama evli iken gizli kapaklı her haltı yeyip, kalbi bozuk olduğu için, herkesi de kendisi gibi bilen, bekar kiracılara, komşusu olan öğrencilere (Aman karımıza kızımıza sarkarlar veya kocamızı ayartırlar ) diye efelik yapıp, göz dağı vermeye çalışan, en ufak gürültüde bekar insanların veya öğrencilerin kapısına dayanıp kavga çıkartan, komşusunun ayıbını, özel hayatının, girip çıkanı gözetleyip dedikodusunu yapan, ama muhtaç komşusu ile hiç ilgilenmeyen bir insan güruhu zuhura etti…
Bunlara sorarsanız güya mahallenin-apartmanın ahlakını koruyorlar, ama yaptıklarının daha büyük bir ahlaksızlık ve günah olduğunun farkında değiller,(“Müslümanların ayıplarını (ve gizli şeylerini) araştırmayın…” (el-Hucurât, 49/12). Resulullah da bir hadiste: Birbirinizin özel ve mahrem hayatını araştırmayın” ) Tamam bir zamanlar sosyal medya yoktu ama bir sürü başka şey vardı, düğünler vardı, bu düğünlerde- partilerde tanımadığınız bayanları dansa kaldırmak bir zamanlar normal sayılıyordu, tanışma pastahaneleri-kafeleri vardı, mektup arkadaşlığı vardı, tanışma partileri yaygındı, gazete-dergi ilanları ile tanışma vardı, (tuvalet arkası yazıları vardı) çevirmeli Telefon vardı, bu telefon rastgele çevrilip rasgele birileri ile konuşulur muhabbet sararsa iş ileri giderdi vs…
Sosyal medya BIÇAK GİBİ bir araç, iyiye kullanırsan çok iyi bir şey, kötüye kullanırsan çok kötü bir şey, ama asıl önemli olan araç değil, onu kullanan el… Sosyal medya iptal olsa Türkiye nin Ahlaki sorunları gerçekten sona erecek mi? Sanmıyorum, insan bir şeyi istedikten sonra onu kim tutabilir, tutabilene aşk olsun…
Şu bir gerçek bizde bir bozulma var, ben dahil hiç birimiz kendimize kıl-tüy dokundurmuyoruz, kendimizden başka herkesi suçluyoruz, ama toplumda bir yanlış varsa bunda hepimizin bir payı yok mu? biz bu eleştirdiğimiz toplumun bir parçası değilmiyiz ?
Biz toplumdaki yanlışlara bize dokununcaya kadar ses çıkarmayan, çoluk çocuğun derdi ile ilgilenmeyen, ona sevgi ve iyi terbiye vermeyen, ama ona zart-zurt yapmaktan da geri durmayan, bir yandan da ahlak bozuldu diye veryansın eden garip bir toplum olduk.
Sevgi bir ihtiyaç, cinsellik bir ihtiyaç, aile kurmak bir ihtiyaç, bu çok doğal ihtiyaçları giderecek en güzel kurum da evlilik, ama biz evliliği her açıdan zorlaştırdığımız gibi, onu yıkacak ne varsa da yapıyoruz.
Cinselliğe hala tabu muamelesi yapıyoruz, bu konudaki sorunlara çözüm aramıyoruz, bizde her şey gizli-kapaklı, saklı-gizli, göz görmeyince gönül katlanıyor misali yürüyor, elbette bizde ahlak bozulur, sosyal medyayı bahane etmeyelim.
Ha bu arada Türk toplumunda ki kadın erkek arasındaki çifte standart’ı da unutmayalım; kadın yaparsa Orospu, sürtük, erkek yaparsa çapkın, aslan oğlum..? (Bu bakış açısı kadınları iyi yalancılar haline getirdi, Peki bu aslan oğullar çapkınlığı kiminle yapıyor, tabi ki başka anne ve babaların aslan kızlarıyla, konu-komşunun kızı ile yapıyorlar….!!! Çok yaman çelişkiler içindeyiz.
Bu saçma ayrımı da neremizden uyduruk bilemiyorum, tüm kutsal kitaplarda bu işi yapan kadın da aynı, erkek de aynı, hatta kadınların aldatmasına; “erkeklerin kadına kötü davranması, kadını ihmal etmesine veya erkeğin kadını aldatmasının” sebep olduğuna dair bazı işaret ve ikazları da hatırlıyorum..
Sonuç olarak; Türkiye de Ahlakın ve Aile Kurumun iyiye gitmesini mi istiyoruz:
1-) Evlenecek çiftlere eğitim verelim, peki ne eğitimi verelim:
a-) Öncelikle doğru Dini eğitim verelim, ör: peygamberimiz A.S. hayatı boyunca hiç bir kadına, çocuğa vurmamış, eşleri ile güzel geçinmiş, onun güzel yaşamını kendimize örnek alalım.
b-) Gençlere ve evlenecek çiftelere ev ekonomisi, eşlere karşı güzel davranış ve nezaket bilgisi, çocuk yetiştirme bilgisi, cinsel eğitim dersleri verelim, hatta bunu zorunlu tutalım, Devletimiz buna öncelik versin.
2-) Gençlerin evlenmesini kolaylaştıralım, israfı ve evlilik için ağır mali şartlar isteme kültürünü terk edelim, sade yaşamayı, tutumlu olmayı moda haline getirelim, bu yapılmadığı sürece hiç bir destek ve zenginlik eşlerin ekonomik sorunlarına ve buna bağlı geçimsizliklere engel olamaz, çünkü israfın sonu yok…!
3-) Fakir insanları, yaşlıları el birliği ile baş göz edelim, evlendirelim, çocuklarımızı evlilik konusunda başı boş bırakmak veya onlara kendi keyfimize göre eş aramak yerine, doğru insanla evlenmesi için, geleneksel ve bilimsel yöntemlerden yararlanalım, devlet ve STK lar bu konuda seferber olsun….
4-) Evlilik yaşını erkene alalım, mesela (eğer evlenmek istiyorlar ise) üniversite aşamasında gençleri evlendirelim, eğer ailelerin mali imkanı yok ise; şimdilik gençler için evin bir odasını boşaltıp onlara teslim edelim, bu evlilik için yeterli, binlerce yıl böyle yapılmış, evlenmek için mutlaka ayrı ev açma şartlanmasını bırakalım.
Cinsel isteklerin en güçlü olduğu çağlarda gençlere; “..para kazanıncaya kadar kendini tut..” demek kadar büyük saçmalık olamaz, zaten kimsede kendini tutamaz, çoğu genç insanın; ya (aile baskısı ile) kendini frenlemeye çalıştığı için veya yada genç yaşta kontrolsüz çok sayıda flörtler yaşadığı için psikolojisinin bozulduğunu görmüşümdür, halbuki Allah ın yarattığı insan tabiatı ile mücadele edilemez, ona uyum sağlanır, çünkü cinsel enerji yok edilemez, bekletilemez, ama iyi bir yollara yönlendirilebilir.
Legal ve helal yolları kolaylaştıralım, zorlaştırmayalım, onlara kapı açalım, yoksa Türk Aile yapısının ve ahlakın çöküşüne kapı açarız, çünkü her sorunumuzun temelinde aile yatıyor, bu sorunumuzu çözersek ülkenin nerede ise tüm sorunlarının çözümünün anahtarını bulmuş oluruz.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?