Halkın sorunu varsa çözmek bizim namus borcumuzdur

Halkın sorunu varsa çözmek bizim namus borcumuzdur

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Halkın sorunu varsa çözmek bizim görevimizdir hatta görevin ötesinde namus borcumuzdur. Bunun mücadelesini her yerde ve ortamda vermek zorundayız.” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, CHP milletvekillerinin, Meclis’in ara verdiği dönemde vatandaşın dertlerini dinlediğini, sorunlara nasıl çözüm üretileceğini anlattıklarını söyledi.

CHP milletvekillerinin çalışmalarının son derece değerli olduğunu dile getiren ve kendilerine gösterdikleri çaba dolayısı teşekkür eden Kılıçdaroğlu, “Bizim mücadelemiz hak, adalet, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye mücadelesi. Bizim mücadelemiz herkesin kazandığı, mutlu olduğu, her evde huzurun, bereketin olduğu bir mücadele. Biz saray mücadelesi vermiyoruz. ‘Saraylarda oturalım.’ diye mücadele etmiyoruz.” diye konuştu.

Bu mücadeleyi sonuna kadar götürmenin görevleri olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Halkın sorunu varsa çözmek bizim görevimizdir hatta görevin ötesinde namus borcumuzdur. Bunun mücadelesini her yerde ve ortamda vermek zorundayız.” ifadelerini kullandı.

Ocak ayının, hüzünlü bir ay” olduğuna, bu ayda karanlığa ışık tuttuğu, mücadele verdiği için hayatı terörle sonlandırılan aydınlar için anmalar yapıldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, Onat Kutlar, Yasemin Cebenoyan, Metin Göktepe, Hrant Dink, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Gaffar Okkan’ın ocak ayında şehit edildiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, “Karanlığa ışık tutan bütün aydınlarımızı saygıyla, sevgiyle anıyoruz. Onları asla unutmayacağız.” dedi.

Afyonkarahisar’da kentsel dönüşüme ilişkin iddia

Afyonkarahisar’da Mısri Mahallesi ve İmaret Camisi arkasındaki bazı alanlar için 2013’te Bakanlar Kurulu kararıyla kentsel dönüşüm kararı alındığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, CHP Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın konuyu yakından takip ettiğini aktardı.

Kentsel dönüşüme ilişkin 5 Şubat 2021’de ihale yapılacağının açıklandığını, ihalenin mart ayına ertelendiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Daha sonra TOKİ geliyor. Arsalarda metrekaresi 400 lirayla 1750 lira arasında değer takdiri yapıyor. Burada oturanlar, fakir insanlar, günlük yaşayan insanlar, emekliler dolayısıyla ‘Nasıl olsa bunların sesi soluğu çıkmaz. Hak aramasını da bilmezler. Bunlara kimse sahip çıkmaz.’ düşüncesiyle… Kentin merkezinde 400 liraya arsa mı var? Milletvekilimiz Burcu Köksal araştırdı. Asri Mezarlık’ta metrekare 1500 lirayla 2 bin lira arasında. Daha pahalı. Bunlarda vicdan da yok. Değerlendir, kentsel dönüşüm yap. İnsanlar da gitsin evlerinde rahat rahat otursunlar. Toplantı yapılıyor. Toplantıda bu insanlar isyan ediyorlar. Haksızlığa uğradıklarını söylüyorlar. ‘Biz fakiriz diye ensemize vurup arsayı mı elimizden alacaksınız?’ diyorlar.

Sonunda Belediye Başkanı, ‘Belediye olarak biz bu kentsel dönüşümün hiçbir noktasında yokuz.’ diyor. Yani ‘Ben karışmıyorum, bu işi yukarıdakiler biliyor.’ diyor. İşi yukarıya bıraktıysan saraya kadar gider. O adamların cebini doldurmak zaten mümkün değil, ne versen yerler bunlar. Burcu Köksal milletvekilimize söylüyorum; oradaki insanların hakkını hukukunu tek başına savunacaksın, yiğit bir insan olarak sonuna kadar savunacaksın. Biz de o insanların her zaman yanında olacağız.”

“Hatamız varsa düzeltmeye özen gösteririz”

Siyasette eleştirinin, gayet doğal olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Biz bir şey yaparız. Rakiplerimiz bizi beğenmez, bizi eleştirirler. Eleştirinin de kendine göre bir özelliği vardır. Olur ya bir hatamız vardır, eleştiriden ders çıkarmak gibi bir ayrıcalığımız da var bizim CHP olarak. Bir eleştiri gelir, açar bakarız. Hatamız varsa düzeltmeye özen gösteririz. Aynı hatayı tekrarlamamak için çalışır, çaba harcarız.” dedi.

AK Parti’ye oy verenlere seslenen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Ellerini vicdanlarına koysunlar. Burada onlarla samimi bir konuşma yapmak istiyorum. Oy verdiniz, 19 yıldır tek başına iktidar oldular. Hiçbir zaman bir vatandaşıma dönüp de ‘Neden AK Parti’ye oy verdin?’ diye özel bir yargılama yapmadım. Herkesin tercihi başımızın üstünedir ama şu soruyu sorma zamanı geldi. İnsafsız şekilde eleştiriliyor, bir sürü iftiralar atılıyor. Şu soruyu AK Parti’ye oy veren her vatandaşımın hatta il, ilçe ve belde başkanlarının da sormasını isterim; AK Parti ne yapmak istedi de CHP engel oldu? Sen ne yapmak istedin de biz engel olduk? Bir kanun, kararname, genelge çıkaracaktı da biz mi engel olduk? Bir vali tayin edilecekti de biz mi engel olduk? Biz neye engel olduk? Neden en insafsız şekilde, hakaret boyutuna varan şekilde eleştiriliyoruz?

Bizi niye eleştiriyorsunuz? Haklı bir gerekçe ortaya koyun. Efendim ‘Tarihte bilmem ne oldu?’ Tarihte olmuşsa olmuş, sen geleceğe bak. Geleceği inşa edeceksin. Vatandaş sana görevi geleceği, huzurlu bir ülkeyi inşa et diye verdi. 19 yıldır yönetiyorsun. 19 yıldır tek hedef var, CHP. Bir şey yaptık yalnız. Hatalarını, yolsuzluklarını açıkladık tek tek. Saraylarda oturdular, vatandaş çöpten yiyecek toplarken bunu eleştirdik. Bu bizim hakkımız. O vatandaşın hakkını kim savunacak? Ağzını açsa hapse atıyorsunuz zaten. Müsaade edin de hapsi biz göze alalım, biz eleştirelim sizi ve eleştiriyoruz. AK Parti’ye oy veren bütün kardeşlerime soruyorum; CHP, 19 yıldır oy verip iktidar yaptığınız partinin yapmak istediği önemli bir şeyi ne zaman, nerede engelledi? Yok böyle bir şey.”

“CHP olarak yanlışları millet adına dile getiriyoruz”

Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin 19 yıldır iktidarda olduğunu, CHP olarak yanlışları millet adına dile getirdiklerini, tüyü bitmemiş yetim adına eleştirilerini yönelttiklerini söyledi.

AK Parti’ye oy verenlere, “83 milyon bir avuç kişiye çalışsın diyorsan, bana açıkça söyle, ben de seni tanıyayım.” diye seslenen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Ancak böyle söylemeyeceğini biliyorum. İstediğin kişiye bir, iki, üç, beş maaş veriyor musunuz? Veriyorsun. Devleti arpalığa çevirdin, sahte diplomayla kalkıp kamu bankasına yönetim kurulu üyesi atadın, rüşvet alanı büyükelçi, Kur’an-ı Kerim ile dalga geçeni büyükelçi atadın. Bir de Müslüman geçiniyorsun. İstedikleri bütçeyi yaptılar, istedikleri vergi teşvikini verdiler, istedikleri zaman bir değil, hiçbir Osmanlı padişahına nasip olmayacak kadar çok saraylarda oturdular. ‘Yaptığınız yanlıştır’ diyoruz, kıyameti koparıyorlar. Fakirin fukaranın hakkını savunma ne zamandan beri suç, eleştiri konusu olmaya başladı? Devri iktidarlarında oldu. Bu iktidar firavunların iktidarı, kibir iktidarı. Biz, hep beraber, bu ülkenin insanları olarak, fakirin fukaranın hakkını koruyacağız, firavunlara yol göründüğünü göstereceğiz, göndereceğiz onları. İstedikleri malı ithal ettiler, istediklerine vergi muafiyeti verdiler. CHP olarak, ‘yanlış yapıyorsunuz’ dedik. Biz böyle dedikçe, hep bir ağızdan koro halinde üstümüze saldırıyorlar. Bu, bizim haklı olduğumuzu gösteriyor. Vatandaşın hakkını ve hukukunu savunduğumuzu gösteriyor.”

“Erdoğan ağzını açıyor aynı şeyler, bakanlar ağzını açıyor aynı şeyler”

Kılıçdaroğlu, 19 yılın sonunda hangi sorunun çözüldüğü sorusunun önemli olduğunu belirterek, “Kendi sorunlarını çözdüler. Paraları azdı, dolar milyarderi oldular; yandaşları beslemeleri gerekiyordu, çeteler oluşturdular, dolar bazında ihaleler verdiler. Vatandaşa dönüp, ‘Biz yerliyiz, milliyiz’ efsanesini yaratmaya çalıştılar. Doların önünde secde eden adamlar, dolarla devleti yöneten adamlar yerli ve milli olur mu? Akıl tutulması var. Her şeyi ithal edeceksin, ‘Biz yerli ve milliyiz’ diyeceksin. Hadi canım sende. Vatandaşın hiçbir sorununu çözmüş değiller.” diye konuştu.

21.yüzyılın Türkiye’sinde 3 milyondan fazla çocuğun internete giremediğini, üçüncü dünya ülkelerinin Türkiye’den daha iyi durumda olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, İstanbul’da dahi birleştirilmiş sınıfların bulunduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, derslik sayılarının yetersiz olduğunu, “Arsa gösterin, okul yapalım” çağrılarına sırtların dönüldüğünü savunarak, “Bunu bile yapmadılar; kibir yüzünden. Allah’ın izniyle bu firavunları göndermek bizim boynumuzun borcudur.” ifadesini kullandı.

Kırşehir’de esnaf ziyaretinde bulunduğunu, herkesin şikayet ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, ancak devleti yönetenlerin sorunun farkında olmadığını, sarayda böyle bir sorunun bulunmadığını öne sürdü. Kılıçdaroğlu, “Bir devleti yöneten kişiyi düşünün, sarayın dışına çıkamıyor, esnafa el uzatıp ‘merhaba’ diyemiyor. AK Parti milletvekilleri de öyle, onlar da çıkamıyorlar alana, çıkamazlar da zaten. O görev bize düşüyor. Biz yapacağız o görevi.” dedi.

Bütün kötülüklerin anasının işsizlik olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, milyonu aşkın üniversite mezunu işsizin bulunduğunu kaydetti. Sarayda işsizliğin olmadığını, işsizlikle mücadele edilmediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, “Neyi konuşuyorlar? Erdoğan ağzını açıyor aynı şeyler, bakanlar ağzını açıyor aynı şeyler. Döviz ve faizden söz ediyorlar. Döviz, faiz milli mi? Hayır. Hiç yatırımdan, kalkınmadan, işsizlik, istihdamdan söz ediyorlar mı? Döviz ve faizi sürekli ekonominin ana ekseni olarak gördüğünüz andan itibaren kendinizi yurt dışındaki sermayeye teslim etmiş sayılırsınız.” değerlendirmesinde bulundu.

“Devletten, halkından habersiz olan bir kişi Türkiye’yi yönetemez”

Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Gazetesi’ne bakılmasını isteyen Kılıçdaroğlu, 2020 yılında 99 bin 588 esnafın meslek ve sicilden terkini istediğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ise “Şirketlerin kapandığı yok, nereden çıkardınız.” dediğini anımsatarak, “Böyle bir insan devleti yönetemez. Devletten, halkından habersiz olan, halkının dertlerini, sorunlarını bilmeyen bir kişi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetemez.” görüşünü savundu.

Kılıçdaroğlu, pandemi nedeniyle dükkanı kapalı olan esnafa elektrik faturası geldiğini ifade ederek, kürsüden bir fatura gösterdi.

Firavunların, halkın içinde bulunduğunu durumu asla göz önünde bulundurmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Onlar kendi saraylarına, yarattıkları güçlere inanırlar. Kibirleri vardır onların. Vatandaşları hakir, sıradan, ezilmesi gereken insanlar olarak görürler. Kendilerini eleştirenlerin en ağır cezaları almasını isterler. Bu firavun düzeninden bu ülkeyi, milletimizle beraber kurtaracağız.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, pandemi nedeniyle kahvecinin, pastacının, lokantacının dükkanının kapatıldığını ancak mitingin, Uludağ’da eğlenmenin serbest olduğunu söyledi.

“Adam” tartışması yapıldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, “Bu kadar zavallılığı, acizliği hiç görmemiştim, tanık olmamıştım. Esnafı batıran adam, Recep Tayyip Erdoğan. Biz zaman zaman gazeteler ve televizyonlarda yer alan fotoğrafları kullanıyoruz. Fotoğrafları biz çekmiyoruz. Pazar artıklarından yiyecek toplayan anneler, çöp konteynırlarında çocuklarıyla birlikte yiyecek toplayan babalar, anneler. Bunları 21. yüzyılın Türkiye’sine yakıştırmıyoruz, ‘yanlıştır’ diyoruz. Bu garabete, aile destekleri sigortasıyla son vereceğiz.” şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın, “CHP cenahı aynı yüzsüzlüğü, sokaklarda rastgele çekilen fotoğraflarla milletimizi karamsarlığa sürüklemeye çalışıyor. ” dediğini aktararak, şunları kaydetti:

“Adamın dünyadan haberi yok. Fotoğrafı ben çekmiyorum. Kaldı ki o çöp koyteynırlarından, pazar artıklarından bir şey toplayanları herkes görüyor. Sevgili Erdoğan, istiyorsan sen de gez çöp konteynırlarının oralarda, pazar artıklarının nasıl toplandığını sen de gör. Gelebilirsen. Türkiye’yi ne hale soktuğunu görmek istiyorsan gel oraya. Gelir mi? Gelemez. Dolayısıyla sarayda oturanlar Türkiye gerçeğini görmek istemiyorlar. Erdoğan’a, AK Parti’li kardeşlerime, AK Parti’ye oy veren kardeşlerime sormak isterim: Günde 47 lirayla 4-5 kişilik bir aile nasıl geçinir? Bir de saraya bakın. 5 yerden ayrı ayrı maaş alan, en ufağı 10 bin lira… Bunlarda vicdan, ahlak, din, iman var mı? Buna ben isyan etmeyip de kim isyan edecek, ben eleştirmeyeceğim de kim eleştirecek? Saray sosyetesi oturuyorsunuz, oradan ‘CHP şöyle, CHP böyle’ diye ahkam kesiyorsunuz. CHP halkın partisidir. Halkın sorunlarını dile getirecektir.”

“İktidar olduğumuzda esnafa verilen kredilerin faizlerini sıfırlayacağız”

Esnafın bir kısmının borçlarının faiziyle ertelendiğini belirten Kılıçdaroğlu, iktidar olduklarında esnafa verilen kredilerin faizlerini sıfırlayacaklarını söyledi.

Kemal Kılıçdaroğlu, namuslu adam ve yolsuzluk yapmayan için devlette para olduğunu, 83 milyonun vergi ödediğini belirterek, CHP’li belediyelerin bir yıl içerisinde yerel yönetimlerini borç batağından çıkardıklarını, bugün yatırım yapar hale geldiklerini, devleti yönettiklerini ifade etti.

CHP’li belediyelerin, 2 bin 825 lira olarak belirlenen asgari ücreti, 3 bin 100 lira olarak uyguladığını anımsatan Kılıçdaroğlu, “Devlet mi güçlü, belediye mi güçlü? Devlette mi çok para var, belediyede mi? Devlette çok para varsa, senin faizini sıfırlayacağız kardeşim. Pandemi dolayısıyla dükkanın kapandı, borç verdiler, borcu taksitlendireceğiz. Sıfır faiz alacağız, bunu hak ediyorsun. Senin çoluk çocuğun var. Devlet, sosyalse senin yanında durmak zorundadır.” diye konuştu.

“Erdoğan devleti yönetmesini bilmiyor”

Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği talimatların bürokraside geçerli olduğunu, ekonomide ve pazarda geçerli olmadığını söyledi.

Ekonominin kurallarının bütün dünyada aynı olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, “(Erdoğan talimat verdi, fiyatlar düşecek.) Talimata bakın. Düşmedi. Talimat ne oldu? Havada kaldı. Niçin? Erdoğan devleti yönetmesini bilmiyor. Liyakat nedir, devlet terbiyesi nedir, devlet hangi kurallarla yönetilir bilmiyor.” sözlerini sarf etti.

Erdoğan’ın mazot, ilaç, gübre, elektrik, tohum fiyatlarını, kredi faizlerini, “fahiş” köprü ücreti ödeyen kamyoncuların dertlerini bilmediğini savunan Kılıçdaroğlu, bunların tümünün dövize bağlı olarak belirlendiğine, döviz yükseldiğinde bunların fiyatlarının da yükseldiğine işaret etti.

Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’ın ekonomiyi ve devlet yönetimini bilmediğini” iddia ederek, “Kişisel olarak nasıl para kazanılır, onu biliyor. Hortumculuk konusunda kimse eline su dökemez. Devletin hazinesi nasıl birilerine peşkeş çekilir, bunu en iyi bilenlerden birisidir. Ama vatandaşın sorununa çözüm, bunu bilemez.” dedi.

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre dünyada gıda fiyatlarının 2002-2020 arasında yüzde 98 artış gösterdiğini belirten Kılıçdaroğlu, “2002-2020 arasında Türkiye’de gıda fiyatları TÜİK’in verilerine göre, yüzde 98 değil yüzde 653 arttı. Yüzde 653 gıda fiyatları artarken bu memleketi kim yönetiyordu? Kim başbakandı, bakandı, cumhurbaşkanıydı? Rakamlar yalan söylemez. Bir rakam BM’ye ait, ikinci rakam TÜİK’e ait. Oraya da diyorlar ki ‘Fiyatları düşük gösterin. Vatandaşı enflasyonu sözde yaşamasın.’ diyorlar.” ifadelerini kullandı.

Bir ziraat odasının basın açıklamasını aktaran Kılıçdaroğlu, burada dolar kurundaki düşüşün gübre fiyatlarına düşüş olarak yansıtılmadığının belirtildiğini anlattı. Kılıçdaroğlu, “Şöyle bir tanım yapıyor ‘Biz bu durumu İsrail’in aklına düştükçe, Filistinli çocuklara bomba atmasına benzetiyoruz.’ Esnafı, çiftçiyi batıran adam da Recep Tayyip Erdoğan.” diye konuştu.

“Oyunuza değil, sorunlarınıza talibim”

Kemal Kılıçdaroğlu, “yüksek faize karşı olduğunu söyleyen Erdoğan’ın, gerçekleştirmek elinde olmasına rağmen faizi indiremediğini” iddia ederek, Londra’daki tefecilerin, Türkiye’deki faizlerin düşürülmesini istemediğini savundu.

Kılıçdaroğlu, “Devleti sen mi yönetiyorsun, ben mi yönetiyorum? Karşıysan adam gibi çık ‘Bunu indireceğim.’ de. Diyemeyiz. Onun için Recep Tayyip Erdoğan devleti yönetemez. Bu hale getirdi memleketi.” sözlerini sarf etti.

Türkiye’nin, faizi, dünya piyasalarından 10 kat fazlasıyla ödeyerek borç aldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Erdoğan Londra’daki bir avuç tefeciye çalışıyor. O faizi saray mı ödüyor? Hayır, 83 milyon ödüyor. Esnafa, çiftçiye, taksiciye, kamyon şoförüne, garibana, gurebaya vermiyor ama tefeciye gelince esas duruşta ‘Emredersiniz, derhal.’ ‘Faizi yükselt.’ dedi mi yükseltiyor. Ve yükseltti. Dolayısıyla Erdoğan’a güven yok. AK Parti’li kardeşlerim de güvenmiyorlar. Bankalarda toplam tasarruf mevduatının yüzde 55’i dolar olarak tutuluyor. Türk Lirasına güvenmiyorlar. Hani bunlar yerliydi, milliydi? Lafta yerli ve milli. Faizci ve tefeci. Tefecilerin adamı, tefecilere, faizcilere hizmet eden Erdoğan. Herkesin bunu bilmesi lazım, rakamlar ortada.”

Kılıçdaroğlu, CHP’nin bütün rakamları ve gerçekleri milletin önüne koyduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, gerçekleri anlattığı için CHP’ye dua etmesi, “memleketi sürükledikleri çıkmaz sokaktan çıkarmak için yeni bir yol haritası belirlemesi” gerektiğini de öne sürdü.

CHP iktidarında sorunları çözeceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Ben sizin oyunuza değil, sorunlarınıza talibim. Sorunlarınızı çözeceğim.” diye konuştu.

“İlla CHP’li belediyeler yardım yapmasın”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yoksul semtlerde ekmek büfesi kurmak istediğini ancak AK Parti ve MHP’nin buna karşı olduklarını söyledi.

Bu partilerin, “İlla CHP’li belediyeler yardım yapmasın.” anlayışında olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, “Eğer CHP’li belediyeler olmasaydı bugün Türkiye çok daha büyük sorunlar yaşardı.” dedi.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerli çiftçilere değil yurt dışındaki çiftçilere çalıştığını da iddia ederek, “Rakamlar devletin rakamları, benim değil. 4 Mayıs 2020 Toprak Mahsulleri Ofisi bizim çiftçiden buğday alacak. Tonuna 1650 lira verecek. İthalat yapıyorlar, tonunu 2 bin 250 liradan ithal ediyorlar. Bizim çiftçiye 1650, yurt dışındaki çiftçiye 2 bin 250 lira. Bu firavun iktidarı kime çalışıyor, hizmet ediyor? AK Parti’ye oy veren bütün çiftçi kardeşlerime sesleniyorum: Senin kurtuluşun, kazanman, alın terinin değer bulmasının yolu CHP iktidarından geçiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığının (TÜSEB) internet sitesinde “Türkiye’nin aşı ihraç eden bir ülke konumundan aşı ihtiyacını dışardan karşılayan bir ülkeye” dönüştüğüne ilişkin ifadelerin yer aldığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Kendi internet sitelerinde, kendileri itiraf ediyorlar. Kime hizmet ediyor Erdoğan? Dışardakilere hizmet ediyor. Belge, devletin belgesi işte.” ifadelerini kullandı.

“Al sana militan”

Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz FETÖ’nün hain darbe girişiminin ardından düzenlenen Yenikapı Mitingi’nde ve TBMM’deki konuşmasında “Camiye, kışlaya ve adliyeye siyaseti sokmayın.” dediğini hatırlattı.

Hükümetin, devlette her yere siyaseti soktuğunu, bu nedenle çürümenin başladığını öne süren Kılıçdaroğlu, nitelikli insan kalmadığını savundu.

Kılıçdaroğlu, eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’ın, Yargıtay üyeliğinin ardından Anayasa Mahkemesi’ne üye seçilmesini eleştirirken, “Hakan Fidan” demesi üzerine, Fidan’dan özür diledi.

Kemal Kılıçdaroğlu, İrfan Fidan’ın Yargıtay üyeliğinde 20 gün kalmasının ardından Anayasa Mahkemesi’ne üye olarak aday gösterildiğini belirterek, “Yıllarını Yargıtay’a vermiş insanlar dedi ki, 20 günde bu 107 kişi bunu nasıl, nereden tanıdı? Talimat aldılar. 107 kişi, Yargıtay’ın yüz karasıdır. Yine tazminat davası açacaklar, açmazlarsa namerttirler.” sözlerini sarf etti.

“İrfan Fidan’ın bilgi hırsızı olduğunu” iddia eden Kılıçdaroğlu, “Bilgi hırsızlığı yapan bir insan Anayasa Mahkemesi’ne üye mi olur? Akıl, mantık, hak, hukuk, adalet var. Hırsızlık yapanı getirip mahkemede baş hakim yapıyorsun, hırsızları yakalayacak. Böyle bir düzen, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir düzen.” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Tekirdağ’da AK Parti İl Başkanı’nın karne dağıttığını, karneleri verenin İl Milli Eğitim Müdürü olduğunu belirterek, “Al sana militan. İçişleri Bakanlığı yazı yazıyor bütün valiliklere, ‘Hepiniz suç duyurusunda bulunun, dava açın.’ diye. Dava açmazsanız namertsiniz. Hepiniz yolsuzluğun, ahlaksızlığın militanısınız.” dedi.

“O söz çöpe atılmıştır”

Kemal Kılıçdaroğlu, 14 Mart 2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan “Yargı Etiği Bildirgesi”nin yargıda ahlakı anlattığını ve bütün evrensel kuralların bulunduğunu belirterek, son sayfasını okudu.

Bunun, bağlayıcı bir belge olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, “(Türk Yargı Etiği Bildirgesi hakimler ve savcıların, adına karar verdikleri Yüce Türk milletine ve onun her bir ferdine verilmiş sözdür.) Fidan’ın atanmasıyla o söz çöp sepetine atılmıştır. Hakimler ve Savcılar Kurulu da bunun bir unsurudur. O kurul ve Anayasa Mahkemesi’ne yapılan atama, yargıda tuzun koktuğunu göstermiştir. Yargıda tuz kokmuştur.” görüşlerini savundu.

Kılıçdaroğlu, Fidan’ın Anayasa Mahkemesi üyeliği için edeceği yemini de okudu. Fidan’ın bu yemindeki ifadelerini yerine getiremeyeceğini öne süren Kılıçdaroğlu, bir Yargıtay kararının altında imzasının bulunmadığını belirterek, “107 kişi talimatla sana oy verdi. Çürüyen bir devlet yapısı içinde, çürüyen bir adalet var.” diye konuştu.

“Fidan’ın vicdanın değil, aldığı talimatın emrine uyacağını” ileri süren Kılıçdaroğlu, “Eğer onur, şeref varsa o görevden derhal ayrılırsın, istifa edersin. Erdoğan da namusu ve şerefi üzerine and içmişti. Şimdi o namus ve şeref nerede? Çöp sepetinde. Tuzun koktuğu bir süreçteyiz. Cumhuriyet tarihinde böyle bir şey olmamıştı.” dedi.

Kılıçdaroğlu, CHP’nin “adalet, hak ve hukuk” istediğini de söyledi.

Boğaziçi Üniversite Rektörü Prof. Dr. Bulu’ya çağrı

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan atamayı da eleştirirken, Rektör Prof. Dr. Melih Bulu’ya “Atandınız oraya güzel. Aradan uzun zaman geçti. Bütün öğretim üyeleri ve öğrenciler senin atanmana karşı. Doğru bir atama değil. Geleneklere uygun bir atama değil.” diye seslendi.

Makamın bir kişiyi “bilim insanı” yapmayacağına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, “Makam sadece bir yönetim alanıdır. Orada oturursunuz ve yönetirsiniz. Üniversiteler sıradan kuruluşlar değildir. Üniversiteler bilgi üreten kuruluşlardır. Üniversitelerde saygı vardır, tartışma vardır üniversitelerde bir araya gelip ülkenin sorunlarını çözmek gibi bir irade vardır. Üniversiteler bilgi üretirler. Bugüne kadar bir yardımcı dahi bulamadın.” diye konuştu.

ODTÜ’nün kurucularından Prof. Dr. Mustafa Parlar’ın rektör olarak atanması üzerine, kendi isteğiyle yaptığı güven oylamasında yeterli oy alamaması üzerine bu görevi kabul etmediğini anlatan Kılıçdaroğlu, Parlar’ın bugün saygıyla anıldığına dikkati çekti. Kılıçdaroğlu, Prof. Dr. Bulu’yu bu olaydan ders çıkarmaya çağırdı.

Kemal Kılıçdaroğlu, Bulu’ya tavsiyesi olduğunu belirterek, “Görevi bıraktığınız zaman bilgiye ve bilime olan saygınız artacaktır ve herkes sizi böyle anacaktır. ‘Çekildik izzet-ü ikbal ile bab-ı hükümetten’ demişler. İzzet-ü ikbal ile bab-ı hükümetten çekilmek kadar güzel bir şey yok. İzzetini ve ikbalini koruyorsun.” dedi.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?