CUMHURİYET, ÖĞRETMENLERDEN NE İSTER?

CUMHURİYET, ÖĞRETMENLERDEN NE İSTER?

“Kimseden ümmîd-i feyz etmem, dilenmem perr-ü-bâl

…………………………………………..

Fikri hür, irfanı hür, vicdânı hür bir şâirim.”

Tevfik FİKRET

(Kimseden bir fayda ummam ben, dilenmem kol kanat. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim.)

Yurdumuz düşmandan kurtarılmış.. Sömürgeciliğe  son verilmiş. Ulusal birlik sağlanmış.  Egemenlik, tek kişiden alınmış ve ulusa verilmiş.  Çağdaşlığa, aydınlık yarınlara, demokrasiye giden yolda ilk adımlar atılmış. Sıra, ülkenin kalkınmasına, uygarlaşmasına gelmiş.  Ulu önder Atatürk,  çocukları yetiştirecek olan öğretmenlere seslendi: “Muallimler, Cumhuriyet ,sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, nesiller ister.”

Cumhuriyet’i kuranların eğitimden anladıkları buydu. Amaç , bağımsız kafalar yetiştirmekti. Bir  düşünceye körü körüne saplanmamış; okuyan , öğrenen, sorgulayan  ve eleştiren insanlar yetiştirmekti.  O güzel deyişle, “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” kuşaklar! yetiştirmek. Bu konuda en büyük görev ve sorumluluk , öğretmenlere düşüyordu.

Cumhuriyet’in olanaklarından  yararlanmış, nimetlerinden beslenmiş bir yetkili, bugün gelinen bu olumsuz durumu, Cumhuriyet’in  yetiştirdiği gençlere bağlamıştı. “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” kuşaklar yetiştirme yerine “kindar ve dindar” gençler yetiştirmeyi hedeflediler. Bugünkü geri kalmışlığımızı, ekonomik çöküntüyü, eğitim ve sağlıktaki bozukluğu, Cumhuriyet kazanımlarına ve Cumhuriyet’in  yetiştirdiği kuşaklara bağlıyorlar. Öğretmenler Günü’nde bilgiden , tarih bilincinden yoksun olanlara bilgi vermeyi bir görev ve sorumluluk saydım.

Ulu önderimiz, öğretmenlere yüklediği özgür düşünceli, özgür vicdanlı ve özgür  anlayışlı, kültürlü gençlik yetiştirme düşüncesini Tevfik Fikret’ten esinlenmiştir. Tevfik FİKRET, Türk yazının ustalarından ve aydınlanmanın öncülerindendir. Atamız bu ünlü ozanı ve düşünürü, çok iyi özümsemiş ve anlamıştır.

Atatürk, Tevfik Fikret’in düşüncelerinin kendisi için ne kadar değerli olduğunu sık sık vurgulamıştır. Öyleki Atatürk’ün Tevfik Fikret’e iyi şair olmadığını söyleyen birine tepki olarak “O, karanlıklar içinde bir nur gören ve halkı o nura doğru götürmeye çalışan Fikret,  bu feryadı koparırken sizler nerelerdeydiniz? Niçin içinizden kimse onun gibi feryat etmedi?” diyerek yanıtlamıştır.

Şimdi onlar işbaşında Atam.

“Mustafa Kemal Atatürk’ün Tevfik Fikret’le ilgili düşünceleri ve ondan etkilenişiyle ilgili olarak şu anıyı aktarmadan geçemiyeceğim:

‘…Tevfik Fikret’in ölümünün üzerinden  üç yıl  geçmiştir.  Mustafa Kemal, Aşiyan’a çıkarken hocası Emin Bey’e, ‘Ben inkılap ruhunu ondan aldım. Ziyaret edeceğim yerlerin başında elbette ki Aşiyan gelir’ der.

Aşiyan’a çıkılır ve bu önemli ziyaret şu cümleyle noktalanır:  (Anma ziyaretinde bulunmakla övünerek, Fikret dostları) 19 Ağustos 1918, Pazartesi, Mustafa Kemal, Selayman Nazif, Faik Ali (imzalar).

İşte Atamız devrim ruhunu ve devrimci düşünceyi Fikret’ten aldığını bu tutanakla doğrulamış olur.

Anıları sürdürelim:

…Çankaya’da, konunun edebiyat olduğu sofrada bulunanlardan biri Tevfik Fikret’in iyi şair olmadığını söyler. Bunun üzerine Atatürk’ün tepkisi şöyle olur: ‘Efendim, efendim, anlamadım, ne dediniz? Fikret büyük bir şair değil miydi?  diye sorduktan sonra sürdürür konuşmasını.

“O, karanlıklar içinde bir ışık gören ve halkı o ışığa doğru götürmeye çalışan Fikret ,bu feryadı koparırken sizler nerelerdeydiniz? Niçin içinizden kimse onun gibi feryat etmedi? Ben Fikret’e yetişemedim, onun sohbetinden istifade edemedim Kendimi bedbaht sayarım. Fakat onun bütün eserlerini okudum, birçoğu da ezberimdedir. O hem büyük şair, hem de büyük insandır.

“Efendiler! Zaten parmakla gösterilecek kadar az olan büyük adamlarımızı küçültmeye kalkışmayalım.”

Ne denli önemli bir uyarı. Bizler, değerlerimizi tanımıyor ve değerlerimize sahip çıkmıyoruz. O yüzden bir arpa boyu yol alamıyoruz. Herkes Ay’a  giderken biz yaya yürüyoruz.

…Yine bir Çankaya sofrasında Tevfik Fikret üzerine koknuşulurken Atatürk birdenbire gürler: ‘Siz Fikret’i konuşacak adamlar değilsiniz. O kimdir biliyor musunuz? Onu iyi tanıyanlar benim buün ne yapmak istediğimi kavrayacak kimselerdir.’

Ne yazık ki Atam, bu düşüncedeki insanlar, Tevfik Fikret’i de anlamadılar, sizi de anlamadılar. İşte geldiğimiz nokta .

…Atatürk gençlere, ‘Biz bu ülkeyi,  çağdaş uygarlık düzeyine  çıkarmak amacıyla onu bütün geriliklerden kurtarmak için çırpınıyoruz. Gençler! Sorarım size, bu ulusun  ve bu  yurdun şan ve şerefle uygar dünya ulusları  arasında yaşayabilmesi için gereken  her şeyi yazan düşünen ve hayatını bu uğurda feda eden kimdir?’ diye sorar.

Gençler, ‘Hamit, Namık Kemal, Ziya Gökalp’ diye karşılık verirler. Atatürk, ‘Hayır, bilemediniz’ der ve ekler: ‘Fikret be çocuklar. Fikret be çocuklar. Fikret be çocuklar… O bizden çok daha ilerisini görebilen insandır. Yazık ki biz ona hala yetişemedik.’ Sonra da sırasıyla Ferda’yı ve Sis’i ezbere okuyup bu şiirlerin çözümlemelerini yapar.

İleriyi göremeyen, ileri görüşlülükten uzak , çizdiği kendi çemberi içinde kalan yöneticiler yüzünden öğretmenlik mesleği saygınlığını yitirdi. Okullar kapandı. Öğretmenlerimiz, okullarına gidemez,  mesleğini yapamaz duruma geldiler. Kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmen ayrımı yapılarak öğretmenler,  bölündü , parçalandı. Haklarını arayamaz, kendilerini geliştiremez  duruma geldiler. Borç batağına saplandılar. Kendi çocuklarını eğitemez , kendilerini geçindiremez oldular. Kitap alamaz, sinemaya,  tiyatroya gidemez oldular. Geleceklerinden kaygı duymaya başladılar.

Cumhuriyet’i kuranların o günkü değerlerinden hayli uzaklaştığımız bu dönemde  Cumhuriyet öğretmenlerinin  ve  eğitimcilerinin  varlığı ne kadar önemli.. Cumhuriyet  ve bu ülkeyi kuranlar,  sizlerden aydınlık düşünceli, özgür bilinçli gençler yetiştirmenizi bekliyor. Bu ülkeyi yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz. Cumhuriyet’i kuranlara borçluyuz hepimiz .

Atatürk ilke ve devrimlerinin koruyucusu, Cumhuriyet’in bekçisi öğretmenlerin çoğalması dileğimle tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü kutlarım. Sonsuzluğa göçmüş Mustafa Necati’lerin,  İsmail Hakkı Tonguç’ların,  Hasan Ali Yücel’lerin, Talip Apaydın, Mahmut Makal , Ali Yüce , Nadir Gezer gibi eğitim çınarlarının ışıklar ve çiçekler içinde uyumalarını; sağ olanlara sağlıklar  dilerim.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?