Müjdat Altay: Türkiye’nin cari fazla vermesinin yolu teknoloji ihracatından geçiyor

Müjdat Altay: Türkiye’nin cari fazla vermesinin yolu teknoloji ihracatından geçiyor

Türkiye’nin ilk özel ArGe’sini 1973 yılında hayata geçiren Netaş, yaklaşık 1.5 yıl önce ArGe merkezinin 45. Yıldönümü vesilesi ile “Fikir Meltemi” toplantıları başlattı.  Türkiye’yi yeni dijital çağın rekabetçi aktörleri arasına taşıyacak vizyon politikalarına katkı sağlamak amacıyla gerçekleştirilen toplantılar serisinin devamı olarak gerçekleştirilen panel, 5.000 kişilik rekor izleyici ile gerçekleşti. Toplam 33 konuşmacının söz aldığı panelin ortak görüşü, Türkiye’nin potansiyelinin çok yüksek olduğu, ArGe ve inovasyonun doğru anlaşılıp desteklenmesi halinde bilgi çağında dünya ile rekabet edebilecek iddialı bir ülke haline gelebileceği yönünde oldu. Ekonomilerin de hızla milliyetçilik rüzgarı ile içe kapandığı bir döneme girdiğine işaret eden Netaş CEO’su Müjdat Altay, “Türkiye’nin cari fazla vermesinin yolu teknoloji ihracatından geçiyor” dedi.

Türkiye’nin teknoloji alanındaki lider şirketlerinden Netaş’ın 1,5 yıldır sürdürdüğü “Fikir Meltemi” toplantılarına ilgili gittikçe büyüyor. Toplantılar serisinin devamı olarak 26 Ekim 2020 tarihinde bir panel gerçekleştiren Netaş, 5 bin kişilik rekor izleyici sayısına da imza attı. Youtube üzerinden canlı yayınlanan panel, yine kendi içinde bir rekora imza atarak 2,5 saatte 33 konuşmacıyı ağırladı.

Netaş’ın ArGe Merkezi’nin kuruluşunun 45. yılında başlatılan ve 1,5 yıldır devam eden “Fikir Meltemi” toplantılarına bugüne kadar, ülkemizin önde gelen bilim insanları, akademi, iş dünyası ve bilişim sektörünün öncü temsilcileri; yenilikçi genç girişimciler ve yatırımcılar, antropolog, gazeteci-yazar olmak 50’ye yakın kanaat önderi katılım göstermişti.

Online olarak yapılan Fikir Meltemi Paneli’nin açılışında konuşan Netaş CEO’su C. Müjdat Altay, amaçlarının, Türkiye’yi yeni dijital çağın rekabetçi aktörleri arasına taşıyacak vizyon politikalarına katkı sağlamak olduğunu vurguladı. Netaş’ın, kurulduğu tarihten bu yana ArGe ile kalkınmanın önemine inandığını kaydeden Altay, “Kalbimizdeki ArGe tutkusu ile cesur adımlar attık, Türkiye’de ArGe kültürünün garantör şirketlerinden biri haline geldik. 97 yıllık Cumhuriyet tarihimizin 50. yılında ülkemize ilk özel telekom ArGe’sini kazandıran şirket olarak bu kıvılcımın, ülkemizi yeni dijital çağın rekabetçi aktörleri arasına taşıyacak vizyon politikalarına katkı sağlamasını amaçladık” dedi.

Ana odağımız farklı disiplinlerden bakış açıları ile zenginleşmek oldu Fikir Meltemi toplantılarının ana odağının farklı disiplinlerden bakış açıları ile zenginleşmek olduğuna işaret eden Altay, şöyle devam etti: “Çünkü, Türkiye’ye gerçek anlamda katkı verecek bir çalışmanın, farklı mesleki alanlardan gelen bakış açılarıyla beslenmiş olması gerektiğine inandık. Ülkemizin yetiştirdiği akademisyenler, iş dünyası ve bilişim sektörünün önde gelen temsilcileri; yenilikçi genç girişimciler, öncü yatırımcılar, antropolog, tarihçi ve gazetecilerle bir araya geldik. Tek bir toplantı yapmak yerine, “Fikir Meltemi” adını verdiğimiz toplantı serileri ile görüşleri enine boyuna tartıştık. Yeni bir yaklaşım ile Netaş olarak, oluşan tabanının üzerine adım adım yeni fikirler çıkarabileceğimizi düşünüyoruz. Bu tür iletişimin devam etmesi ve genişlemesi Türkiye’ye çok yarar sağlayacak. İnanıyorum ki; tüm bu çalışmalarımız, gençlere, girişimcilere, sanayicilere, teknoloji şirketlerine, akademisyenlere, gazetecilere, yazarlara ışık yakacak nitelikte olacak.”

300 saat süren toplantı çıktıları kitaplaştırıldı Farklı disiplinlerden gelen katılımcılarla 300 saate yakın süre Türkiye’nin inovasyon ve ArGe konusunda bulunduğu noktayı, artılarını, eksilerini, vizyon ve hedeflerini enine boyuna tartıştıklarını belirten Altay, “Bugün geldiğimiz noktada iyi ki bu yolu seçmişiz. Bu toplantılar sonucunda elde edilen çıktıları belge niteliğinde bir kitapçıkta topladık. Umuyoruz ki; ülkemizin sürdürülebilir büyüme hikayesinin Ar-Ge, inovasyon ve teknoloji temeli olduğuna inananlar olarak çıktığımız bu yolculuğumuz, zaman içerisinde gelişerek daha da büyüyecektir” dedi.

Cari fazla vermenin yolu teknoloji ihracından geçiyor Türkiye’nin cari fazla vermesinin teknoloji ihraç etmesinden geçtiğini kaydeden Altay, herkesin gücü ölçüsünde Türkiye’yi teknolojiye odaklanacak bir ülke haline getirmesi için çalışması gerektiğini vurguladı. “Biz toplantıları yaptığımız zaman pandemi yoktu. Ancak toplantılarda hep konuşulanlardan biri bilgi iletişim teknolojilerinin önemiydi. Bilgi iletişim teknolojilerinin ne kadar önemli olduğu pandemi ile birlikte daha iyi anlaşıldı” diyen Altay, şöyle devam etti: “Oysa bugün, bu toplantıyı bu teknoloji ile yapıyoruz, alışverişimizi bilgi iletişim teknolojileri ile yapıyoruz. Pandemiye karşı alınan her önlemde bilgi iletişim teknolojilerini görüyoruz. Ben 1975 yılından bu yana AR-GE’nin içindeyim. Biz aslında fırsat verildiğinde teknolojiyi çok iyi şekilde geliştirebilen bir yapıya sahibiz. Netaş’ta da ilk yazılım ihracatını 1992’de yaptık. 2007 yılında 1000 kişilik bir mükemmelliyet merkezi kurup son on yılda 500 milyon dolar yazılım ihracatı yaptık. Bu topraktan çıkan insanlarla yaptık bunları. 19 üniversiteden gelen çocuklar, doğudan batıya kuzeyden güneye her yerden üniversite öğrencilerimiz var ve hepsi pırıl pırıl gençler. Bizim asıl sıkıntımız şurada ki; Türkiye’de farklı sektörlerde daha kolay para kazanma imkanı var. Teknolojide ise, ürün geliştirme için milyonlarca dolar yatırımın yapılması gerek ve eğer müşterinin ihtiyacını karşılamayan bir iş ortaya çıkarsa bu yatırım çöpe gidiyor. İş adamlarımızın da bu konuda çok fazla sabırlı olamadıklarını görüyoruz. Bu zinciri kırmamız lazım.”

Ekonomide de milliyetçilik yükseliyor, teknoloji globalleşmiyor Türkiye’deki en önemli eksikliğin “devamlılık” ve “kararlılık” aşamasında yaşandığını kaydeden Altay, 30-40 yıllık programların yapılamamasının ArGe ve inovasyon kültürünün gelişmesine engel olduğunu vurguladı. “Siz bahçedeki fidan biraz büyüsün ama sonra ben bu fidana su vermeyeceğim dediğinizde iki yılda o ağaç kuruyor. Tekrar ağaç dik, tekrar kurut gibi iki ileri bir geri işlemlere teknoloji dayanamıyor” diyen Altay, şu noktaların altını çizdi: “ArGe Karadeniz çalgısı tuluma benzer, tulum şişmeden çalamazsınız. O yüzden birikim önemli. Türkiye’nin en büyük ihtiyacı teknolojiye yatırım yapan şirketlerin veya teknolojinin önünü açacak olan firmaların Türkiye’ye gelmesi. Türkiye’ye üretim için gelen yatırımcı var ama teknoloji getirmeyi planlayarak gelen maalesef az. Biz Netaş olarak yolculuğumuza çok şanslı başladık, çünkü Nortel’in Kuzey Amerika dışındaki ilk yatırımıydık ve ilk günden itibaren yerlilik ve teknoloji hep gündemimizde oldu. 1973 yılında Türkiye’nin ilk özel ArGe’sini kurduktan sonra, 90’lı yıllarda telekom alanında yerlilik oranını yüzde 68’lere çıkardık ve ithal kalemler azalmaya başladı. O günlerde, teknoloji transferinin yönünü de değiştirdik.
Yeni yatırımlar olduğu dönemlerde, Netaş olarak gözönüne aldığımız ilk unsur teknoloji geliştirilmesine ne kadar önem verildiğiydi. Bu anlamda da yatırımlardan beklentimiz hep yüksek oldu. Hakikaten de Nortel sonrasındaki yatırımcımız OEP, teknolojiye yatırım yapmaya devam etti, o süreçte Probil ve Kron’un satın alınması, Netaş Wesley Clover teknoloji fonunun kurulması gibi faaliyetlerle teknoloji yatırımlarımıza devam ettik. Çok mutluyuz ki; 2017 yılında telekomünikasyon teknolojileri alanında dünya devi şirketlerden ZTE ile yollarımız kesişti. Ana hissedarımız ZTE ile gerçekleştirdiğimiz çalışmalar neticesinde, bugün hem ZTE’ye teknoloji ihraç etmeye başladık hem de yerlileştirme çalışmalarımıza hız verdik. Netaş, her zaman teknoloji yatırımları çekme konusunda oldukça başarılı bir şirket olmuştur. 53 yıldır sahip olduğumuz bilgi ve deneyimimizle aynı şekilde teknoloji geliştirmeye devam edeceğiz.”

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?