DAYANIŞMA MI YOKSULLUĞUN İTİRAFI MI ? ASKIDA EKMEK

DAYANIŞMA MI YOKSULLUĞUN İTİRAFI MI ? ASKIDA EKMEK

Yoksulun sırtından doyan doğana
Bunu gören yürek nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana.
Bilmem söylesem mı söylemesem mı?
(Pir Sultan Abdal)
Yardımlaşma ve dayanışma , toplumuzun , ulusumuzun en önemli değerlerinden ve erdemlerindendir. Erdemli insan , komşusu açken kendisi tok uyuyamaz. Karni aç bir çocuğun varlığına katlanamaz. Bir taş sıcak çorbayı, bir kap yemeği komşusundan esirgemez. Elindeki tas ile sahan ile komşunun kapısına gider, zilini çalar, ikramını yapar. Komşusunun, dostunun, yakınının mutluluğu , erdemli insan için büyük mutluluktur.
Toplumumuzun bu güzel geleneğini, yüzyıllardır süregelen alışkanlığını bilmeyenler, ulus kültüründen yoksun olanlar, Amerika’yı yeniden keşfe çıktılar. Yeni ve önemli bir proje öneriyormuş gibi ortaya çıktılar. İktidarın küçük ortağı, “Askıda ekmek ” önerisiyle açlığa, yoksulluğa, işsizliğe çözüm bulacağını sandı. Cumhuriyet’in tüm kazanımlarını ( demirçelik, şeker, mensucat vb. fabrikaları ) , kapatırken , satarken geleceği düşünemeyenler, askıda ekmek’ten medet umar hale geldiler. Aslında çözüm değil, beceriksizliklerini, ülkeyi bir kuru soğana, bir kuru ekmeğe muhtaç ettiklerini itiraf ettiler. Önemli olan ekmeği askıya aşmak değil, yurttaşlarını ekmeğe muhtaç etmemektir.
Yeri gelmişken bu uygulamanın bir öyküsünü anlatalım: Bir yerde okumuştum.
Olay, İtalya’da Venedik’in kenar mahallelerinden birinde bir kafeteryada geçer. İçeri giren müşterilerden biri barmene, “iki kahve, biri askıda!” dedi; iki kahve parası verdi, bir kahve içip gitti. Barmen de duvar üzerinde asılı duran çiviye bir küçük kağıt astı.Biraz sonra içeri iki kişi girdi. Onlar da “Üç kahve, biri askıda” dediler; Üç kahve parası verdiler ve iki kahve içtikten sonra gittiler. Bermen “askı”ya yine bir küçük kağıt astı. Bunun gün boyu böyle sürdüğü anlaşılıyordu.
Bir süre sonra kahveye, üstü başı biraz eski-püskü, belli ki yoksul bir kişi girdi ve Barmen’e “Askıdan bir kahve!” dedi. Barmen hemen bir kahve hazırladı ve yeni müşterinin önüne koydu. Yoksul kişi, kahvesini içtikten sonra para ödemeden çıktı, gitti. Barmen’se, duvardaki askıya taktığı kağıtlardan birini kopardı, parçalayıp çöp kutusuna attı.Bu günün sonunda, gözleri yaşartan bir “İtalyan toplumsal terbiyesi” öğrenilmiş oldu.i Bir Venedikli için yaşamsal olmasa da, kahve, günlük yaşamda önemli bir yer tutmaktadır.Kahve içecek kadar parası olmayan kişilere yardım edebilecek düzeydeki kişiler, bir kahve parası daha ödüyorlar. Yardım ettiği kişiyi görmedikleri için bu kişiler de daha mutlu oluyorlar; kimden geldiğini bilmedikleri bu ikramı kabul edenler de daha huzurlu! Yardım eden ile alan arasında, bu cafe-bar’daki garson gibi köprü görevi yapan kişilerinse, güleryüzlü ve sevgi dolu olmaları gerekiyor. İçeri giren yoksul bir kişinin “Bana askıda kahve var mı?” diye sormasına gerek bırakmamak için, askıda kahve olduğunu belirten kağıt parçalarını kolaylıkla görülebilen bir yere almaktadırlar.
Günümüzde Karaman, Konya, Karabük, Nevşehir… gibi illerde de uygulanmaya çalışılan askıda ekmek, dar gelirli insanlara yardımcı olmak amacıyla oluşturulmuş güzel bir alışkanlıktır.
Yardımseverliğimizin göstergesi olan bu uygulama, Osmanlılar döneminde her yerde yapılıyormuş. Daha sonradan unutulmuş; fakat şimdilerde yeniden bazı yerlerde görür oluyoruz. Sadece Türkler’e özgü bu davranış, köklü kültürümüzün ürünlerinden birisi. Aslında bu, sadece ekmek için uygulanmıyor. Çay ocaklarında “askıda çay“, manavlarda “askıda meyve – sebze“… falan bulabilmek olası. Şimdilerde ise, Büyük kentlerimizde ” askıda tablet” , ” askıda fatura” , ” bakkal borcu kapatma” türünde de uygulanmaktadır.
Salt , ekmek mi askıda?
Hak ve özgürlükler askıda.
Demokrasi askıda.
Adalet askıda.
Ekonomi askıda.
Eğitim askıda.
Sağlık askıda.
Cumhuriyet, lâiklik, devrimler askıda. Özetle ülkemiz askıda.
Ekonomi çöktü. Sağlık dibe vurdu. Eğitim yerle bir oldu. Tarım yerlerde sürünüyor. Emekli sıkıntıda. İşçi, köylü aç. Ülke borç batağında.
İktidarın küçük ortağı ” askıda ekmek” uygulamasını mucize bir proje olarak sununca yokluğu ve yoksulluğu da belgelemiş oluyor.
Köylümüz, kentlimiz kısaca insanımız paylaşmayı , yardımlaşmayı bilir. Yardımlaşmanın en güzel örneği olan “İMECE” yi herkesten iyi bilir ve uygular. Kimse, bir başkasının yatağa aç girmesine razı olmaz. Yeni bir buluş gibi proje sunanlara söylemek isterim ki ; “Gölge etmeyin, başka ihsan istemeyiz.”

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

1 Yorum

  1. Dediğiniz gibi sayın hocam bir sürü şey askıda zaten. Hukuk,eğitim,sağlık vs. Ekmeğe muhtaç olunduğunun kendi elleri ile ispatı. Ne diyelim.” Siz planlanmış yoksulluktan yararlanıyorsunuz,insanları önce bir lokma ekmeğe muhtaç ediyor,sonra istismar edip yönetiyorsunuz. Biz yoksulluğu ortadan kaldırmak istiyoruz.” demiş üstat. Eline sağlık!

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?