ÜÇ FİDAN VE  68  KUŞAĞI

ÜÇ FİDAN VE 68 KUŞAĞI

İkinci paylaşım savaşı sona ermesiyle birlikte toplumsal sorunlar gün ışığına çıktı. Sorunlar giderek arttı ve yaygınlaştı.Savaş sonrası dünya ekonomisi, ABD önderliğinde farklı bir boyut kazandı. Vahşi kapitalizm, altın dönemini yaşamaya başladı. Ekonomik ve toplumsal sorunlar yaşayan işçiler, köylüler, emekçiler acımasızca sömürülüyordu.

1960’lı yıllarda dünyada Vietnam Savaşı, Robert Kennedy’nin öldürülmesi, Sovyet tankları ‘nin Prag’a girişi gibi önemli olaylar yaşandı.Öğrenciler, bu olaylara kayıtsız kalamazdı. 1968 yılı içerisinde milyonlarca öğrenci sokaklara çıktı. Üniversiteler işgal edildi. Devrim ateşi işçilere sıçradı. İstekler; çok masum , çok somuttu.

Öğrenciler, sınav harçlarının kaldırılmasını, ücretsiz kitap verilmesini ve demokratik bir eğitim istiyordu.Üniversite öğrencilerinin eğitim alanındaki isteklerine siyasal istekler de eklenmeye başladı. İşçilerin istekleri ise daha fazla özgürlük, eşitlik, adalet ve temiz bir çevreydi. Öğrenci hareketleri, her yerde kurulu düzeni tehdit etmeye başladı.

68 Kuşağı Türkiye’de de üniversitelerde ortaya çıktı. Türkiye’deki 68 eylemlerinin en önemli özelliği antiemperyalist bir nitelik taşımasıydı. Tüm dünyada yayılan savaş karşıtlığı ve özgürlük düşüncesinden etkilenen sol görüşlü gençlik, eylemlere başladı. Amerikan 6. Filo’sunun Türkiye ziyaretine karşı protesto gösterileri yaptı.

Ankara’da yapılan mitingde “Tam bağımsız gerçekten demokratik Türkiye” sloganını on binler haykırdı. Samsundan Ankara’ya Mustafa Kemal ve Tam Bağımsızlık yürüyüşü düzenlendi. Bu eylemler, siyasal iktidarın ve egemenlerin işine gelmedi. Bir balyoz harekatiyla gençliğin üzerinden silindir gibi geçildi. ÜÇ FİDAN sonsuzluğa uğurlandı.

Ne istemişti bu gençler? Suçları neydi? Adam öldürmemişlerdi. Cana kıymamışlardı. Doğayı talan etmemişlerdi. Ülkenin en zeki, en çalışkan, en donanımlı gençleriydi. Kitapları su gibi okur, kültürel etkinliklerin hiçbirini kaçırmazlardı. Sinemaya, tiyatroya , konserlere giderler; açık oturumlara, panellere, söyleşilere katılırlardı.

Spor yapar, şiir yazar, türküler söylerlerdi. Dünyada olup bitenleri yakından izlerler, ülkemize olan etkilerini tartışırlardı. Çözümlemeleri akılcı ve bilimseldi. Mustafa Kemal, tek yol göstericiydi onlar için. Kurtuluş Savaşımız, mazlum uluslara bağımsızlık yolunu açan kutsal bir savaştı. Gençlik olarak Atatürk’ün emanet ettiği Türkiye Cumhuriyetini korumaya ant içmişlerdi.

Büyük Nutuk’ta söylenenlere sahip çıkıyorlar; iç ve dış düşmanlarla mücadele ediyorlardı. Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik bir Türkiye idi özlemleri. Bunun için yürümüşler, bu amaçla eylemlere girişmişlerdi. Kişisel beklentileri ve çıkarları yoktu. Nato’ya Hayır, dediler. Petrol millileşsin , dediler.

Eşit ve hakça paylaşım istediler. İşçilerle birlikte oldular. Grevlerde , el ele kol kola birlikte halaylar çektiler. Toprak işgallerine köylülerle birlikte oldular. Ağalığa, feodal düzene onlarla birlikte baş kaldırdılar. Yoksul halkın yanında yer aldılar. Zap suyu üzerine köprü yaptılar. Bunların hangisi suçtur sizce?

Deniz ,gerçek bir lider, Hüseyin, büyük bir kuramcı (teorisyen), Yusuf kararlı bir mücadele insanıydı. Bu üç fidan, üç yiğit, üç can darağacına giderken bile Tam Bağımsız Türkiye diye haykırdılar. Onlar ölmedi. Onlar, kendilerini bu ulusa adadılar. Işıklar ve çiçekler içinde uyumaktalar. Sonsuza dek gönüllerde yaşayacaklar. Onları asanlar çoktan öldü.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?