“Rantiyenin Başkenti Bursa” İstemiyoruz!

“Rantiyenin Başkenti Bursa” İstemiyoruz!

Cinnet haberlerinin peş peşe geldiği ülkemizde sağ duyu çağrısı yapan Demokrat Parti Bursa İl Başkanı Çağrı Kaplan; “Yaşanan intihar vakaları vicdanları yerle bir etmiştir. Yan komşunu tanımayan bir topluma sürüklendik. Ekonomik kıskacın nefes aldırmadığı şu günlerde birbirimizin sorunlarını daha fazla dinlemek zorundayız.” Dedi. Yeni atanan DP Yıldırım İlçe Başkanı Hasan Ali Ünal’ı ve Yönetimini, İl Binasında kabul eden Kaplan ilçenin sorunları hakkında sorun ve çözüm önerileri hakkında ayrıntılı bir rapor istedi.  DP Yıldırım’ın yeni yönetiminde Erhan Keskin, Ertaş Altun, Selahattin Özmen, Edip Yeşilyurt, Ayşe Kurtulan, Şaban Sultansu, Eda Yatıkçı, Arzu Özdemir bulunuyor

Kaplan; 3 milyona yaklaşan nüfusuyla her geçen gün büyüyen Bursa metalden gıdaya, gıdadan tekstile birçok sektörde Türkiye’nin önemli şehirlerinden biri durumunda olduğunu belirterek sanayinin gelişmesiyle birlikte yurdun birçok yerinden göç alan Bursa’nın “Aldığı göçlerle birlikte hızla büyümeye devam.” Ediyor dedi.

Türkiye’nin en kirli havasında başlarda olan Bursa, büyümeye devam ederken çarpık kentleşmeyi ve doğa tahribatını da beraberinde getirdi. Yeşili ve bol suyu ile de bilinen şehir bu özelliğini her geçen gün yitirirken yerini suyu kirlenen yeşili betona dönen bir hal almış durumda. Yerel seçimlerin üzerinden yaklaşık 8 ay geçti ama Bursa’nın acil sorunları hala çözülemedi.

Ranta dayalı ekonomi

Kaplan; “Bu süreci seçim sonrasını doğru analiz edebilmek için ilk tartışılması gereken konu “Nasıl bir kent yönetimi?” sorusunu doğru yanıtlayabilmektir. Bu soruya doğru yanıt üretilmeden partiler veya adaylar üzerinden yapılacak tartışmaların önemi yok. Eğer seçilenler yine daha öncekiler gibi toplumdan, halktan, bilimden, akademiden uzak; ranta dayalı bir yönetim sürdüreceklerse adayın kim olduğunun da bir önemi kalmaz. Bursa ülkemizin önemli sanayii kentlerinden biri olmakla birlikte bilinen adıyla “Yeşil Bursa’dır”. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde ifade ettiği gibi “Su’dan ibaret bir şehirdir.” Ama biraz yakından bakıldığında olumlu tanımların hepsini çoktan yitirmiş bir şehre dönütü.  Bursa’da en önemli sorunların başında kentin ranta dayalı, doğal hayata ve insani ihtiyaçlarından uzak çarpık kentleşme var. Kentin göbeğine hançer gibi saplanan Doğanbey TOKİ konutlarıyla da bu çarpık gelişmeye adeta tüy dikilmiştir. Şimdi biz bu binaların yıkılmasını beklerken Şehircilik Bakanı sayın Kurum bu bölgede geniş bir alanın Meydan yapılacağını müjdeleyerek bu konutların kalıcı olduğunu müjdelemiş oldu.” Dedi.

Belediye Çare Üretmelidir!

Kaplan; “Yine Yeşil Bursa’nın çözülemeyen bir ulaşım sorunu var. Her gün kentin her saatinde trafik sorunu yaşanıyor. İnsanları taşımak yerine araçları taşıma zihniyeti zaten sıkıntılı olan kent ulaşımını daha da çekilmez hale getirmiştir. Yönetenlerin bu soruna çözüm bulmak gibi bir niyeti de yok.  Bursa aslında ülkemiz gibi sorunlar yumağı. Eğitiminden, sağlığa, çevreden, ulaşıma, kentleşmeden, güvenliğe ciddi sorunları var. İşte yerel yönetim seçimleri bu nedenle daha bir önemli hale gelmektedir. Bizler bu kentin sakini değil sahibiyiz. Belediyeler, yoksulluk, işsizlik, yaşlılık, engelliler, dezavantajlı grupların yaşamının iyileştirilmesinde işlev üstlenmelidir. İnsan onurunu rencide etmeden, yoksulluğun meşrulaştırılmasına izin vermeden ihtiyaç sahibi bireylerin barınma, ısınma, gıda gibi temel ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Kadınlar, gençler, yaşlılar ve çocukların sorunlarının çözümünde araç olmalıdır” dedi.

Doğanbey Faciasına Meydan yapacaklar

Kaplan; “Bugün mimarlık kongrelerinde yalnızca Türkiye de değil dünyada bile kötü örnek olarak gösterilen Doğanbey faciası kente girerken Uludağ’ı kapattığı için çok gündemde ama ne yazık ki; bu Bursa da tek değil. TOKİ’nin kötü konutlaşma politikası olarak kentin hem doğusunda hem de batısında benzer sıkıntıları görmek mümkün. Başka önemli problem şu kent batıya doğru büyürken bu aynı zamanda karar vericilere çok büyük bir rant olanağı sağladı. Rant meselesi o kadar ön plana çıkmış ki sağlığı tehdit etme olasılığı olan yüksek gerilim hatları gibi şehrin içinde bulunan bu tehdit kaynakları bile kolaylıkla ranta açılabilmekte. Bursa kişi başına belediye tarafından her gün sunulması gereken 200 litre suyu sağlayamayan Türkiye de ki kentlerden bir tanesi. Bir zamanlar şairin dediği gibi ‘Bursa sudan ibarettir’ meselesi son 20, 30 yıldır ortadan kalkmış görünüyor. Son yıllarda aşağı yukarı kişi başına 160 litre su çekebilen bir kent kimliği suyun yalnızca temiz mi kirli mi sorusunu değil, yeterli mi yetersiz mi sorusunun yanıtlanmasını da gerektiriyor.”

Stada 5 katı para verdiler

Kaplan; “Bursa’nın havası Dünya sağlık örgütünün sınır değerleri söz konusu olduğunda bu sınır değerlerinin 5 kat üzerinde bir kirliliğe sahip. Durum böyleyken bu şehir yönetimi neden hava kirliliğiyle mücadele etmiyor? Kömür yakımı ve fosil yakıtları azaltılmasına dönük politikalara ihtiyacımız var. Bu şehir çok ciddi potansiyeli olduğu halde ne güneşi nede rüzgarı bu şehirde yaşayanların hem de endüstride kullanılabileceği enerji kaynağı olarak asla gündeme getirmiyor?

Stadyum için 500 milyon liranın üstünde Bursa Büyükşehir Belediyesinin bütçesinden para harcanmış ve halen tamamlanmadı. Türkiye’nin en borçlu belediyesi olarak bilinen Bursa Büyükşehir Belediyesi resmi açıklamalara göre 5 milyar lira civarında bir borcumuz var. Bursa da 3 milyon insan yaşadığını düşünecek olursak kişi başına bin beş yüz lira.” Dedi.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?