Kanseri yeniyoruz ama Bürokrasiye takılıyoruz!

Kanseri yeniyoruz ama Bürokrasiye takılıyoruz!

Hayatının baharını yaşayamadan, göçüp giden Bursalı Neslican Tay Türkiye’yi yasa boğdu. Kanserle savaşan Tay’ın yaşam azmi, aynı hastalıklardan tedavi görenler içinde umut olmuştu. Bursa’da kanserle savaşan hastaların tek umudu olan Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi geçtiğimiz ay Şehir Hastaneleri Yerleşkesine taşındı. Tay’ın amansız mücadelede hayatını kaybetmesi bu hastanede tedavi gören 725 hastayı da derinden etkiledi. Hastane yönetiminin Tay’ın yaşam mücadelesini halen tedavi gören hastalar ve kanser ile savaşan hastaların yaşama azmini artırmak için bir dizi etkinlik planlayarak yaşatmak istediği öğrenildi.

1/5 kapasite yetersiz!

Kanserle yıllardır savaşan LÖSEV ise bağışçılarında desteği ile İstanbul’da bu amaçla 400 yataklı bir hastane kurmuş, Sağlık Bakanlığı geçtiğimiz nisan ayında ancak bu hastanenin 75 yatağına ruhsat vermişti. Tüm Türkiye’nin ihtiyacı olan, çocuklardan yetişkin hastalara kadar, teşhisten tedaviye bütün imkanları barındıran “LÖSANTE” tam kapasite hizmet verebilmesi için Sağlık Bakanlığı önünde 1 saat eylem yapan LÖSEV Yönetimi tüm hastaneye ruhsat verilmesi sözü alarak Şubat 2019’da Bakanlık önünden ayrılmıştı. Yapımı 2015 tamamlanan ancak tamamına ruhsat verilmediği için tam kapasite çalışamayan LÖSANTE Hastanesine halen Bürokrasi İşlemlerinin tamamlanamaması nedeni ile Ruhsat verilmediği öğrenildi.

Tam ruhsat ve tam kadro verin!

Avrupa’nın ilk, Türkiye’nin en donanımlı Lösemili Çocuklar Kenti ve Multidispliner Hastanesi LÖSANTE’ye 400 yataklı olmasına rağmen yalnızca 75 yatak için ruhsat verilmişti ve hastane tam kapasitesini kullanamadığı için adeta çürümeye bırakılmıştı. ‘Bir tuğla da siz koyar mısınız?’ duyurusuyla milyonlarca bağışçıya ulaşan proje ile ilgili bugün açıklama yapan LÖSEV; “ Yıllardır %20 kapasite ile çalıştırılan, tam donanımlı hazır bekleyen 400 yatak sayısından yalnızca 75’ine hasta yatırma izni verilip 325’i boş bekletilen yoğun bakım servisleri, ameliyathaneleri, Radyoterapi (ışınla kanser tedavisi) ve Yetişkin Kemik İliği Nakli servisleri tam donanımlı hazır olmasına rağmen ruhsat verilmediği için 2 yılı aşkın süredir boş bekletilen, kullandırılmayan, çürümeye bırakılan Kalp Anjiyografi cihazına bile ruhsat verilmediği için kullanılamayan ve Kalp Damar Cerrahisi Kliniği ile yoğun bakım servisleri açılamayan Kanser tedavisinde çok önemli bir cihaza sahip olunmasına rağmen çalışamayan Radyoterapi Kliniğimize de ruhsat verildiği takdirde LÖSANTE Hastanesi artık tam kapasite çalışacaktır.” Dedi.

Tek derdimiz hayat kurtarmak!

LÖSEV; “Kamu Hastanesi gibi hiçbir ilave ücret almaksızın sunmayı taahhüt ettiğimizi tekrar sizlere aktarıyoruz. LÖSEV’in tek derdi daha fazla LÖSEMİLİ ve KANSERLİ ÇOCUĞUMUZUN HAYATINI KURTARMAKTIR. Biz çocuk ve yetişkin kanser veya kalp veya yoğun bakım bekleyen hastamızı yüzde 100 başarı ile tedavi etmek istiyoruz. Elbette özel bir hastanenin doktor maaşlarının, elektrik, kira, ısıtma, sterilizasyon, güvenlik, yemek, temizlik, ulaşım gibi tüm giderlerinin devlet tarafından karşılandığı vergi vermeyen, tıbbi cihaz, tıbbi malzeme, bakım, onarım gibi giderler ödemeyen kamu hastanesi gibi çalışması imkansızdır. Elbette bu koşullarda yüzde 92 tedavi başarısını aşıp yüzde 100 başarıya ulaşmak olanak dışıdır. Ama LÖSEV tam 20 yıldır imkansızları başarıyor. Sağlık Bakanlığı’nın bu teklifi karşısında da LÖSEV’in cevabı “teklifinizi kabul ediyoruz ve tam ruhsat + tam doktor kadrosu bekliyoruz” sözümüz sözdür. Herkes sözünde dursun ve artık bu sorun kökünden çözülsün. Artık daha fazla çocuğumuzu ve hastamızı kaybetmeyelim!

Milletin tuğlaları ile yapılmış olan Avrupa’nın ilk ülkemizin en donanımlı LÖSEV sağlık kenti artık tam kapasite çalışsın. Artık lösemi ve kanser değil, Türkiye kazansın. Artık Sağlık Bakanlığı tam ruhsat versin de hayat kurtarmaya devam edelim.” Çağrısında bulundu.

 

Kaan’ın son vasiyetini yerine getirin!

LÖSANTE Hastanesine tam ruhsat verilmediğini, 17 yaşında iken lösemiden hayata veda eden Milli Dansçı Kaan Özelçam tedavisi olamadığı için Sağlık Bakanlığına yazdığı mektupla duyurmuştu. Özelçam vefatından sonra annesine yazdığı veda mektubu ise Türkiye’yi gözyaşlarına boğmuştu.

İşte Kaan Özelçam’ın mektubu; “Ben bundan 6 sene önce lösemi hastalığına yakalandım. Ankara’da Lösev’in Lösante hastanesi’nde çok zor olan tedavim başladı, 2 sene sürdü. Tam “iyileştim” derken hastalığım tekrarladı. Tekrar başa döndük ve 3 yıllık tedaviye başladık.

Hiç yıkılmadım, “ben bu hastalığı yeneceğim” diye anneme, kardeşlerime söz verdim. Ama lösemi canavarı beni 3’üncü kez pençesine alıp lösemi tekrarlayınca tam umudum kırılmak üzereyken Lösev’in doktorları yine imdadıma yetişti ve “artık sana kemik iliği nakli yapacağız ve yaşatacağız” dediler.

3’üncü defa uzunca bir kemoterapi aldım, yine saçlarım döküldü, ateşler içinde yandım ama sonunda kemik iliği nakli servisi’ne geçmeyi başardım.

Lösev Lösante hastanesi’nin kemik iliği nakli servisi tıpkı bir uzay üssü. Her tarafı havadaki gözle görülmeyen en küçük tozları, mikropları süzen hepa filtrelerle kaplı.

Doktorlar, hemşireler içeri girerken özel solüsyonlarla yıkanıyorlar, çok özel kıyafetler giyiyorlar.

Annemden başka kimse içeri giremiyor, o da dışarı çıkamıyor.

Adeta fanusta yaşıyordum. Kapıların birisi kapanmadan diğeri açılmıyor. Anlayacağınız, sağlığımız için dünyanın en steril kemik iliği nakil merkezi’ndeydim.

Bir gün hematoloji uzmanı profesör doktor odamıza geldi ve “artık radyoterapi (ışın tedavisi) alacaksın, sonra da kemik iliği naklini gerçekleştireceğiz.

Ama radyoterapi için başka hastaneye gideceksin” dedi.

Hemen,

– “bizim hastanemizde yok mu?” dedim.

– “Var, hem de dünyanın en iyi radyoterapi cihazları var ama kullanamıyoruz” dedi.

– “Neden?” diye sordum.

– Çünkü Sağlık Bakanlığı ruhsat vermiyor, yani çalıştırmamız yasak.

– Neden, kötü bir şey mi yaptınız?

– Hayır, her şey yönetmeliklere uygun. hatta Türkiye Atom Enerjisi Kurumundan (TAEK) ruhsat da alındı ama kullanamıyoruz.

Bağışıklık sistemim çökmüşken ve bu servisten dışarı adım atmamam gerekirken hem sabah hem de akşam (günde 2 defa) başka bir hastanede radyoterapi almak için dışarı çıktım ve ışın aldım.

Düşünebiliyor musunuz? Hem milletin tuğla tuğla bağışlarıyla satın alınmış dünyanın en mükemmel, 5 milyon dolarlık aleti Lösante Hastanesi’nde çürüyor hem de ben aynı hastanede 2 kat aşağıdaki bu özel merkezde ışın tedavisi alabilecekken dışarıya yani mikrop dolu ortama çıkıp hayatımı tehlikeye atıyorum.

En son olarak size şunu itiraf etmek istiyorum: “Beni lösemi hastalığı öldüremedi ama bürokrasi canavarı öldürebilecek.” Belki de sayılı günlerim kaldı.

Ben görmedim ama bu mektubu herkese iletirseniz, sizin sayenizde başka lösemili çocuklar bu cihazın çalıştığını görebilirler.

Saygı ve sevgilerimle. Kaan Özelçam”

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?