TARİHİNİ BİLMEYEN  ULUSLARIN  COĞRAFYALARINI BAŞKA ULUSLAR ÇİZER

TARİHİNİ BİLMEYEN ULUSLARIN COĞRAFYALARINI BAŞKA ULUSLAR ÇİZER

Bitmesini istemediğiniz anlar vardır: Bir düştür gördüğünüz, bir mutluluktur sizi tüm bedeninizi sarıp sarmalayan . Bir başarıdır , bir utkudur sizi yücelten, onurlandıran o an. Bir tutkudur, bir özlemdir geçmişe duyulan. Bir kurtuluştur, bir bağımsızlıktır, bir devrimdir geçmesini istemediğiniz o zaman. Cumhuriyettir, devrimlerdir, ilkelerdir, ATATÜRK’tür orada duruverseydi dediğiniz zaman.

Emperyalizme geçit vermeyen Çanakkale. Dünyanın en büyük imecesi, en kutsal savaşı Kurtuluş Savaşı. Yedi düvele karşı kazanılan özgürlük ve bağımsızlık. Yoklukla ve yoksullukla kazanılan onurlu mücadele. Bağımsızlığını kazanmış ve yeni kurulmuş Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin yokluğa, yoksulluğa, gericiliğe, bilgisizliğe karşı başlattığı yenilikler. Hepimizi, herkesi onurlandıran, duygulandıran devrimler, atılımlar..Sanatsal yenilikler..Operalar…

Bir yandan Osmanlı’nın borçlarını öderken öte yandan demir ağlarla örülen yollar. Dikiş iğnesi bile üretemeyen Osmanlı’nın yerine kurulan genç, bağımsız, onurlu Türkiye Cumhuriyeti’nin ardı ardına kurduğu demir çelik fabrikaları, şeker fabrikaları..Sümerbanklar, Merinoslar..Her yanda bir sevinç, bir coşku, bir mutluluk…Diyorsunuz ki ‘’Keşke orada duruverseydi zaman.’’ Bu koşullarda , bu ortamda yaratılan bir destan.

Köy Enstitüleri’nin kuruluşu. Aydınlanmanın öncüleri Mustafa Necati, İsmail Hakkı Tonguç, Hasan Ali Yücel, Sabahattin Eyüboğlu, Ruhi Su, Aşık Veysel vb. eğitim çınarlarımız. Bozkırın ortasında yükselen yapılar, okunan klasik yapıtlar, oynanan tiyatrolar , her yanda çınlayan halk ezgileri..Köyden başlayan kalkınma. Köylüyü efendi konumuna getiren anlayışı anımsadıkça diyorsunuz ki : ‘’Orada Duruverseydi Zaman.’’

Yokluktan, yoksulluktan, bilgisizlikten kurtulup çağdaşlığa, uygarlığa giden yolda yapılanları anımsadıkça ve üstüne de bugünleri gördükçe içinizden geçiriyorsunuz : Keşke Orada Duruverseydi Zaman. Ama durmuyor zaman. Su gibi akıp geçiyor. Göz açıp kapayana dek geçivermiş yüzyıl. Unutulmuş her karış toprağımızın işgal edilmesi. Unutulmuş yedi düvele karşı kazandığımız savaş. Unutulmuş karanlığa, çaresizliğe, bilgisizliğe terk edilmiş kırkbin köyümüz.

Unutulmuş Osnanlı’nın bize miras olarak bıraktığı borçlar. Unutulmuş ya da unutturulmuş. Sanal ortamda paylaşılan bir konuşmadır bana bunları düşündüren. Gördüğümüz bir düşten uyandıran. Bağımsız, özgür,huzurlu, mutlu, çağdaş ve onurlu bir ülkede yaşama özleminden. Bir bilge kişinin ‘’Karşınızda ne Osmanlı’nın Hasta adam’ı ne Cumhuriyet’in çömez devleti ne de 1970’lerin güçsüz ülkesi var. 2023 hedefine kilitlenmiş bir ülke var.’’ Böyle diyor bilge kişi.

Geleceğe ilişkin hedef koymak , hedefe ulaşmak için kararlı ve inançlı olmak güzel olabilir. Ancak tarihsel gerçekleri yok saymak, onurlu tarihimizi unutturmaya çalışmak vicdanlarımızı yaralar, onurumuzu incitir.

Unutmayalım ki : TARİHİNİ BİLMEYEN ULUSLARIN COĞRAFYALARINI BAŞKA ULUSLAR ÇİZER.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?